Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Kitap İslam Tasavvufu üzerine yazılmış ve beş duyumuz ile değil kalbimiz ile alacağımız mesajların geldiği gayb alemi olan Ledün İlmi anlatıyor. Yüreğinizde ki sevgiyi, hissiyatı,rüya yolu ile alınan mesajların insan üzerinde ne gibi tezahürlere yol açabileceği ile ilgili notlara yer verilmiş...
Tasavvufta ki Aşk halinin Hayy (esması) ile birleşince gayb alemine açılan yürek kapısını keşfettmeyi, Yaradan'ın kuluna şah damarından yakınım derken, insanın onu göksel bir mekanda nasıl aradığını konu alan bu eser, bilinmeyen alemleri keşfedebileceğimizi anlatan ve yazarın kendi içsel yaşamında ulaştığı gayb bilgileri paylaşmasını anlatıyor...
Bedenden ruha köprü olmak, ruh dan da bedene köprü olup bir olabilme halinin örneklerin verildiği eserin dili sade ve akıcı...
Zihnimizin kabul ettiği fakat ruhumuzun rahatsız olduğu dayatmaların insanın hala kendini keşfetmesine engel olduğu ve bu keşfi yapabilecek gücün insanın içinde; kalbinde ve sevgisinde olduğu hatırlatan ilginç bir eser olmuş....
“Ledün İlmi’nden bir damlayı tadan, kendi gönül kabı kadarını bilir ve anlatamaz. Sadece o hâli yaşar.”
Bambaşka bir alemdeydim. Yeni geldim. Ya da hiç bir yere gitmedim. Nasıl anlatsam? Anlatsam anlaşılır mı? Anlatılır mı ki? Belki gönül kabım kadarını... Uzun zamandır bir kitaba bu kadar bağlanmamıştım. Okurken aşk’a geldim. Aşk oldum, aşık oldum. Kitap hiç bitmesin istedim. Zihnimin en sakin olduğu zamanlarda okumaya çalıştım. Hiç bilgim yoktu ledün ilmi ile ilgili. Şimdi bilgilendim mi bilmiyorum.
“..bilinmeyeni, görünenlere anlatmak zordur. Ustalık gerektirir. Biraz da heybetli bir konudur. Ürkülür. Gayb âlemi ne de olsa. Görünmeyen âlem. Görünmeyen deyince insanın aklına türlü türlü vesvese gelir.”
“Dünya gözünden geç, gönül gözünle görmeyi dene.”
Çünkü ancak öylelikle anlaşılabilir bu kitap. Sevgiyi, bedeni, ruhu, hakikati, nefsi, dengeyi, imanı, inancı, varlığı, yokluğu, tekamülü, özü, gönül gözünü, ölümü, yaradılışı, doğuşu, arayışı, buluşu, aşkı, an’ı, zamanı, ben-sen’ken biz oluşu, bir oluşu yani bizi ve dolayısıyla O’nu, Yaratıcıyı, her birimizin ruhuna kendi ruhundan üflemiş Ol’anı, bize en yakın olanı anlatıyor. Kitabın bir çok yerini çizdim, dönüp dönüp tekrar bakıyorum daha güzel bir inceleme ortaya koyabileyim diye. Lâkin güzel bakan güzel görecektir zaten. Gönül kabım doldu taştı. Okumak isterseniz gözlerinizle gördüğünüz kelimelerin, kalbinize akmasına izin vererek okuyun.
“Aşk, Ledün İlmi’nin rahmetidir. Ledün ilmide Aşk’tan beslenir. Aşksız hiçbir şey olmaz bu âlemlerde.”
Tasavvufa Dair..
Kitap ünlü tasavvuf ehli Hallac-ı Mansur’u, hayatını, tasavvuf yolunda verdiği emek ve mücadeleyi, o dönem yaşadığı toplumda kendisine karşı olan bakış açısını, dönemin din anlayışı vs. ele alıyor. Ezoterizmin anadoludaki uygulaması olan tasavvuf yolunda aldığı eğitimler ve yaşadığı olaylar konu ediliyor. Ezoterizmin en önemli ilkesine uymadığı için dönemin sözü geçen din alimleri tarafından kafir olmakla da suçlanan ünlü sufi; En El-Hak ( ben hakkım) dediği ve bu dediğinden geri adım atmadığı için öldürülüyor. Peki neydi o uymadığı ezoterizm ilkesi derseniz; vakti zamanı gelmeden, anlayış düzeyi ve bilinci bu öğretiyi kaldıramayacak insanlara ben hakk’ım demesi oluyor. Tasavvufla ilgilenen okuyucular için demirbaş kitaplar arasında yer alabilir.
Tek Hümanist Arabî :')))
İbn Arabi'nin vahdet-i vücud nazariyesinin hümanist bir zeminde ele alındığı bir eser olup süpritüelizme de kapı aralamış. Ancak yazarın tam anlamıyla gelenekten bir kopuş gerçekleştirdiğini söylemek de doğru olmaz. Zira içerisinde mevzu edilen konular, temelini klasik tasavvuf öğretisindeki tanrı tasavvurundan alıyor. Bu anlamıyla tanrı salt aşk olup aşkın taşmasıyla mevcut tezahür ediyor. Pek tabi mevcut vücud ayrımında yine de mevcudun bir gerçekliği yok. Bu haseple eser, en azından ontoloji bahsinde Arabî öğretisine sadık kalmış.
Eser, bence Vahdet-i vücud öğretisi için fazla anakronik. Ancak bugünden bakan bir zihnin vahdet-i vücut öğretisini anlamlandırabilmesi için giriş sadedinde okunabilir.
En-el Hak Hallac- Mansur’un sırlarla dolu yolculuğu… Dönemin yaşayanlarını arkasından sürekleyen , haliyle iktidar için tehdit unsuru olan , yöneticiler tarafından anlaşılmayan ya da pekte anlaşılmak istenmeyen söylemleri. Ve bu söylediklerinden dolayı türlü işkencelere maruz kalan, hapishanede olmasını bile tehdit unsuru görüp derisi yüzülen, elleri , kolları , en son dili kesilip darağacında sallandırılan ve yakılıp külleri nehre atılan Hallac-ı Mansur… Hakkı Allah’ı bedeninde ruhunda hisseden, arayışının sırrına eren, aşkı, sevgiyi hisseden Hallac-ı Mansur… Anlatımla ilgili eleştirdiğim yerleri fazlasıyla tekrar olması… Aynı kelimelerin, hatta bazen aynı cümlelerin tekrarı biraz akıştan koparıyor okuyucuyu… Yine de keyifle okuduğum kitaplar arasında …
184 syf.
9/10 puan verdi
Süleyman kuş dilin bilür dediler..
Süleyman var Süleymandan içerü..
Merhaba değerli inceleme okuyucuları..
bu inceleme ile kitap hakkındaki hissiyatlarımı, bana kazandırdığı bazı idraki meselelerin tamamını anlatamayacağım belki ama umut ederim ki sizin de gönlünüzde bir ışık yakabilmiş olayım..
Alıntı yaparken kendimi tutamadığım, yazamadığım
En-el Hak öğretisinin yazar tarafından yorumlanmasıdır bu kitap
Hallacı Mansur'un Enel hak sözünün, Einstein'in izafiyet teorisi ile olan benzerliği üzerinde durulmuş bu kitapta. Bu benzerliği keşfi ve anlatımı çok güzel. Ama sayfalar boyu "O, O'ndan bir parçadır ama o değildir" şeklindeki sözün sürekli tekrarı, "Hallac nerede" diye sormaya yöneltti beni. Bundan dolayı bir ara yarım bırakmak zorunda kaldım kitabı.
Kitap kapağında Wolfgang Günter Lerch in Bağdatta Ölüm adlı romanda da kullanılan resim mevcut. Kapak tasarımı gerçekten iyi. Bu kapak tasarımına bakıp önsözünü bile okumadan aceleyle aldığım bir kitaptı. Ben daha çok okuyunca Hallacı Mansur hakkında bilgi sahibi olurum diye düşünmüştüm. Halbuki yazmış yazar "gizli öğreti" diye.
Yazarın emeğine saygısızlık etmeden şunları söylemeliyim: Bu kitap Hallacı Mansur'un hayatını anlatan, sizi mistik hikayelerle bir yerlere götüren bir kitap değil.
Kitap En-el Hak sözünde kastedilen gerçeği günümüz bilimiyle, izafiyet teorisi ile olan benzerliğini anlatan, bu sözün arkasındaki tasavvufi düşünce üzerinde duran, zaman zaman kendini tekrarladığı için okuyucuyu sıkabilen ama zaman zaman da düşündüren yeni tasavvufi bilgiler öğreten bir kitap.
Kitap, girişinde ve sonunda Mansur'un hayatından kesitler alıyor fakat genel olarak bu öğretinin açıklaması diğer tasavvuf öğretileri, tasavvuf temelleri de anlatılarak arada bağlar kurulması şeklinde ilerliyor. Bir roman gibi akıcı olmamakla birlikte, izafi kavramlardan oluşması kitabı biraz zor okunur bir hale getirmiş diyebilirim.
Bu kitabı paylaştığımda aldığım yorumlar olsun, bu kitabı elimde görenlerin verdiği tepkiler olsun, kitabı inceleyenlerin düşünceleri olsun ne kadar doğru bir kitap seçimi yaptığımı göstermiş oldu bana. “Kuantum bize görünmeyenin ardındaki görüneni, belirliliğin ardındaki belirsizliği, cansız maddenin ardındaki canlılığı, akıp giden zamanın
