Çin’de bir adam, her gün boynuna dayadığı kalın sopanın iki ucuna astığı testilerle dereden su taşırmış evine.
Bu testilerden birinin yan kısmında bir çatlak varmış…
Diğeri ise hiç kusursuz ve çatlaksızmış; ve her seferinde bu kusursuz testi adamın doldurduğu suyun tümünü taşır, ulaştırırmış eve.
Ama her zaman boynunda taşıdığı
Varla yok arasındayım
Varla yok arasındayım
Hep, varla yok arasındaydım.
Zaten.
Ben bilmedim ki
niye teyelliyim, niye?
Varla yok arasında
Varla yok arasında
Elimde bir kırık testi
Elimde bir kırık testi
Nereye bırakayım!
ben seni hep sevgilim ben seni hep
yüzünden geçen dalgalardan okudum.
ellerine sevgi okudum gözlerine şefkat okudum
annen seni inkar etmişti
aldım etime dokudum.
dünya ne ki sevgilim,
benim sana yaptığım kubbe yanında?
düşsün, olsun, bırak,
içinde yıldızlar patlıyor.
kolaydır inanmak kadar inanmamak da.
ister sal kendini dünyaya, ister kal
Ağanın, beyin, aşiret reisinin mezra denilen arazisinde birer in tarzında yaptırmış olduğu kulübeye -maraba- adıyla sığınır; her gün oradan kovulma tehlikesi, her an ağanın bir darbesine uğramak endişesi içinde pek sınırlı olan tarlasını eker ve bir iki keçi besler. Bütün mal varlığı, altına serdiği bir çul, kırık bir testi ve birkaç odun parçasıdır. Kursağına yufkadan ve katıktan başka bir şey girmez. Üstü başı lime limedir. Çıplak, aç ve son derece hırslıdır.
Varla yok arasındayım
Varla yok arasındayım
Hep, varla yok arasındaydım
Zaten.
Ben bilmedim ki
niye teyelliyim, niye?
Varla yok arasında
Varla yok arasında
Elimde bir kırık testi
Elimde bir kırık testi
Nereye bırakayım!