Belki budur yaşamım;altmış ya da on yıl yerine , kırk sekiz saattir belki ...
Sayfa 180Kitabı okudu
"En zengin üç kişinin servetinin, en fakir kırk sekiz ülkenin toplam servetine eşit olduğu bir dünyadan bahsediyorum."
Sayfa 36 - Destek
Reklam
Oysaki Jane'in dikkatini çekmesi gereken ilk şey odadaki kadın cesediydi. Cecilia Ackerman üzerindeki bej rengi gecelikle yatağında sırtüstü yatıyordu ve üzerindeki örtü omuzlarına kadar çekilmişti. Kırk sekiz yaşından çok daha genç görünüyordu; saçlarına usta birinin elinden çıktığı belli olan san gölgeler atılmıştı. Gözleri kapalıydı ve yüzü ürkütücü biçimde sakindi. Kurşun tam sol kaşının üzerinden girmişti ve cildinin üzerindeki barut halesine bakılacak olursa silahla temas etmişti; yani tetik çekildiği sırada namlu alnına dayalıydı. Jane içinden, katil tetiği çektiğinde uyuyordun, diye geçirdi. Ne bağırabildin ne de karşı koyabildin; ona hiç sorun çıkarmadın. Evinize sinsice giren katil odana girdi yatağına kadar geldi ve kafana bir kurşun sıktı.
Sayfa 38
Son itiraf
Seneler geçti, sevgili Manuel Valadares. Bugün kırk şekiz yaşındayım ve bazen kendimi hasrete öyle kaptırıyorum ki hâlâ çocuk olduğumu zannediyorum. Her an ortaya çıkıp bana sinema yıldızı kartları ya da misketler getireceksin sanki. Hayatın şefkatli yanını bana sen öğrettin, sevgili Portuga. Bugün çocuklara misketler ve kartlar dağıtmaya çalışan benim, çünkü şefkat olmayınca hayatın pek değeri kalmıyor. Şefkat göstermek beni bazen mutlu ediyor, bazense yanıltıyor, ki bu ikincisi daha sık oluyor. O günlerde, yani beraber geçirdiğimiz günlerde, henüz hiç duymamıştım, uzun yıllar önce bir Budala Prens'in gözlerinde yaşlarla bir sunağın önünde diz çöküp ikonlara sorduğu şu soruyu: "KÜÇÜCÜK ÇOCUKLARA HER ŞEYİ NEDEN ANLATMAK GEREK?" Hakikaten de sevgili Portuga, bana her şeyi çok erken. anlattılar. Hoşça kal!
1908'de tahta oturan II. Mahmud, amcası III. Selime nazaran islahatlar konusunda daha görüşlüydü. Ancak yapmak istediği şeylerin önündeki büyük engel ordu ve ilmiye sınıfıydı. Bu yüzden bunlara destek sağlamak amacıyla ülkenin her tarafında yerel güç haline gelmiş olan ayanlarla anlaştı. 1808'de imzalanan Sened-i İttifak dolaylı da olsa ayanlari siyasal bir kuvvet olarak tanıdığını gösteriyordu. Ne var ki Sultan'ı meşgul eden siyasi meseleler tam olarak çığırından çıkmak üzereydi. 1804'te Sırpların isyanı sekiz yıl sonra onlara özerklik ilerek ancak yatıştırılabildi, 1821'de başlayan Yunan isyanı kısa sürede bütün Mora'yı sardı. Tripoliçe, Atina diğer şehir ve kasabalardaki Türkler tam bir soykırıma aradilar. Birkaç gün içinde kırk binden fazla Türk öldürüldü. Öyle ki isyancı liderlerden Kolokotronis, Tripoliçe kapısından hisara kadar uzanan yolda atının ayaklarının Türk etlerine basmaktan yere değmediğiyle övündü. Dahast bu katliamlardan Yahudiler de nasibini aldı. Türk soykırımı baril konsolosların gözü önünde cereyan ettiği ve Avrupa bakentlerine bu yolda binlerce haber ve rapor gönderildi- halde hiçbir tepki meydana gelmedi.
Sayfa 223 - Yeditepe Yayınevi 1. Baskı Ekim 2022Kitabı okudu
Kanuni Sultan Süleymanın, Fransa Kralı Fransuva'ya 100 yıl dansı yasaklattıran mektubu Ben ki, kırk sekiz krallığın hakanı Sultan Süleyman Han'ım. Sefirimden aldığım habere göre, memleketinizde dans namı altında kadın-erkek birbirine sarılmak suretiyle, alamele-innas (herkesin gözü önünde) icra-i lağviyyat (faydasız işler) işlenmekte olduğu mesmuu şahanem olmuştur (işitmişimdir). ... İş bu rezaletin memkeletime de sirayeti ihtimali muvacehesinde name-i hümayunum yed'inize (elinize) vusulünden (ulaşmasından) itibaren derhal son verilmediği takdirde, bizzat ordu-yu hümayunumla gelip men'e muktedirim.(Ülkenizi başınıza yıkarım)
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.