Demokrasi sözcüğünü herkes sevdiği bir sakız gibi, ağzının istediği oyuğunda çiğniyor, kimisi balon yapıp patlatıyor. Patlatır patlatır, demokrasi bu, boru değil ki. Bir ırz düşmanı açısından bakıldığında, yolda gördüğü ve oylumlarını beğendiği her kadının zart diye bir kırmızı ışık dibinde ırzına geçilebilmeli. Irz düşmanı ismiyle yanlış kodladığimız adam, çünkü kendisi bir şeyin düşmanı değil, kadın cinsel organlarının ve çok sevdiği kendi cinsinin organının aşığıdır, içinde ırza geçme özgürlüğü bulunmayan demokrasiye, demokrasi mi der? Bir hırsız için demokrasi, özgürce çalabilmektir. Erbakan'ın demokrasiden anladığı, her kilometrede bir imam-hatip okulu açılmasıdır.
Sana ben olmalıyım, ayaklarımdan ötürü gezinirdik Sevişir, bir derinliğe çıkarırdık kendimizi Adımlar atardık insanlık gürültüsünde: Birinin acısında gibi doyulmaz inceliklerle Kaçıyor gibisine belki ölümden, korkudan, sesten Yere bir şeyler düşürürdük uzanıp almak için yeniden Dursak, ya da bir durmada görünsek Hiç değil bununla yetinsek azıcık
Sayfa 61
Reklam
Çocukluk, küçük mutlulukların ve kırgınlıkların içimizde büyüdüğü, hepimizin ilk durağı olan çocukluk… Tutunacak dala en çok ihtiyaç hissettiğimiz, bütün hayatımızda izlerini bulabileceğimiz büyülü bir zaman dilimi. Her şeyin başlangıcı, masumluğumuzun şiarı, ömrümüzün ilk durağı. Bir çocuk ne ister ki hayattan? Kurduğu oyunun içinde kendini unutmak ona yetecektir çoğu zaman.
Bir çocuğun balonla kurduğu arkadaşlık
Küçük çocuk haykırıp duruyordu. "Kaç balonum kaç! Kaç da kurtar kendini! Beni düşünme! Ben gelirim! Kaç sen!" Oysa mert bir balondu kırmızı balon, dayak yiyen arkadaşını yalnız bırakmak niyetinde değildi.
Sayfa 81
Huzursuzluk
Benim karım da burjuva kadı- nı idi.Bir mayıs günü boşandık.Boşanma çıkışında ben onu İtalyan lokantasına götürdüm.Kırmızı şarapiçerek öğle yemeği yedik,bol bol güldük;safralar atarak yükselen iki balon gibiydik. Lokantadan çıkıp ona bıraktığım eve gittik,eşyalarımı almış olduğum ve artık görmeyeceğim bu evde,kendimize yatağa attık. Sonra bana sevgilim deme dedi.Senden istediğim tek şey,söz verdiğin gibi evin tapusunu devretmek için o son imzayı atman
Sayfa 80 - İnkilap kit.Kitabı okudu
212 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Constantine Öykü Türünün Yaşayan Ustalarından...
Başka Bir Ülkede, Midland Otelinde Çay'dan önce Türkçe'de yayımlanmış Constantine'in ilk öykü kitabı. Midland Otelinde Çay'ı daha önce okudum ama öykülerin tümüne nüfuz ettiğimi, hepsini severek okuduğumu söyleyemeyeceğim. Başka Bir Ülkede adlı öykü kitabı da öyle. On dört öyküden oluşan kitabın ilk üç öyküsüne bayıldığımı, sonraki dört öyküyü sevdiğimi son altı öyküyü ise metazori okuduğumu söylemeliyim. Constantine şair olsa da galiba öykü türünün yaşayan en önemli temsilcilerinden biri. Sevmediğim öykülerin çok detaylı olduğunu, şöyle oldu, böyle oldu şeklinde edimlerin sıralanarak ilerlediğini ve bu durumun da dikkatimi dağıtarak içine girmemi engellendiğini belirtmeliyim. İlk üç öykünün ise türünün en iyi örneklerinden olduğunu söylemeliyim. Konuşma esnasında ruhunun bedenini terk ettiğini fark eden adamı anlatan Kayıp, bir ay ile kadının neredeyse nefrete varan ilişkisinin aniden değişerek bambaşka biçim aldığı Gerekli Güç ve kitaba adını veren ve eski sevgilisinin kızının peşine düşen bir adamın hikayesi çok başarılıydı. Hepsi Videoda, Haliç, Kırmızı Balon, Bir Paris Hikâyesi ve Ölüm Sonrası Hayat da güzel zevkle okuduğum öykülerdi. David Constantine'in öyküleri bir çırpıda okunup geçilecek öyküler değil. Üzerine düşünülmesi gereken, tekrar tekrar okunması gereken öyküler. Umarım sonra yine döner okurum. Tavsiye ederim.
Başka Bir Ülkede
Başka Bir ÜlkedeDavid J. Constantine · Metis Yayınları · 200633 okunma
Reklam
267 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.