❝Burada her şey, tek başına konmuş zârif bir küçük şişenin tatlı mavisi, kırmızı ipek bir püskül, siyah kadifelerin arasında gizlenmiş ampulün yumuşak ziyası, bir gümüşün parıltısı...❞
Sayfa 30
Marteniçka Nedir?
Marteniçka, Martipi ya da Martenitsa, Balkan ve Trakya coğrafyasında 1 Mart'tan itibaren Mart ayı boyunca bileklere takılan bilekliklere ve süslemelere verilen isimdir. Eski bir Bulgar geleneği olarak bilinse de Marteniçka, tüm Balkan coğrafyasında bilinen hatta Türkiye'de de Balkan göçmenleri sebebiyle her sene kutlanan bir bahar ritüelidir. İlk marteniçkalar, başka takı ve detaylar kullanmadan, sadece kırmızı beyaz ipliklerden yapılırmış ve nazardan korunmak için insanlara ve hayvanlara takılırmış. Bazı bölgelerde bu bükülmüş kırmızı-beyaz sicime altın veya gümüş para bağlanırmış, bu da hastalıklardan korunmak için bir simge olarak kullanılırmış. Otantik bir sanat niteliğinde olan halkın güzellik ve estetik duygusu daha geç dönemlerde marteniçka da kendini gösterir. Önceleri kırmızı-beyaz yünden yapılan marteniçkalara, püskül, top, insan gibi değişik şekiller verilir. Marteniçkaların gelmiş geçmiş tarihinde en önemli yere sahip olan şekiller ise; "Pijo ve Penda" adıyla bilinen kırmızı ve beyaz ipten yapılmış kuklalardır. Marteniçka kullanılan beyaz renk uzun ömrü, kırmızı renk ise sağlık ve gücü temsil eder.
Reklam
Martenitsa ya da Marteniçka, 1 Mart'tan başlayarak martın sonuna kadar takılan, beyaz ve kırmızı yünden yapılan bir süstür. Baharın gelişi münasebetiyle geleneksel Baba Marta (Marta Nine) günleri başlar. Çok eskilere dayanan Baba Marta, Bulgaristan’a has bir gelenektir. Bu günde Bulgarlar yakınlarına ve arkadaşlarına “martenitsa” olarak adlandırılan sembolleri, yıl boyu sağlık ve güç dileğiyle hediye ederler. Âdete göre, martenitsalar kırlangıç veya leylek görünceye kadar taşınırlar Bu bayram Bulgarcada "Çestita Baba Marta!" şeklinde kutlanır. Baba Marta - Marta Nine, günümüze kadar korunmuş en saygın geleneklerden biridir. Bu takılar, meyve ağaçlarına, evlere, ev hayvanlarına da takılırlar. Bu şekilde yeni başlayan tarım yılının da bereketli ve verimli olması için dilekler tutulur. İlk martenitsalar, başka takı ve detaylar kullanmadan, sadece kırmızı beyaz ipliklerden yapılırmış ve nazardan korunmak için insanlara ve hayvanlara takılırmış. Bazı bölgelerde bu bükülmüş kırmızı-beyaz sicime altın veya gümüş para bağlanırmış, bu da hastalıklardan korunmak için bir simge olarak kullanılırmış. Otantik bir sanat niteliğinde olan halkın güzellik ve estetik duygusu daha geç dönemlerde martenitsalarda da kendini gösterir. Önceleri kırmızı-beyaz yünden yapılan martenitsalara, püskül, top, insan gibi değişik şekiller verilir. Martenitsaların gelmiş geçmiş tarihinde en önemli yere sahip olan şekiller ise; "Pijo ve Penda" adıyla bilinen kırmızı ve beyaz ipten yapılmış kuklalardır. Martenitsalarda kullanılan beyaz renk uzun ömrü, kırmızı renk ise sağlık ve gücü temsil eder.
Marteniçkalarınızı ördünüz mü ?
Martenitsa ya da Marteniçka, 1 Mart'tan başlayarak martın sonuna kadar takılan, beyaz ve kırmızı yünden yapılan bir süstür. Baharın gelişi münasebetiyle geleneksel Baba Marta (Marta Nine) günleri başlar. Çok eskilere dayanan Baba Marta, Bulgaristan’a has bir gelenektir. Bu günde Bulgarlar yakınlarına ve arkadaşlarına “martenitsa” olarak
Açlıktan karınları gurulduyor, başlarında püskül fırıldıyor...
Sen bir hanımelisin, ben de bir arı Kırmızı dudaklarından emmek isterim balı.
Sayfa 130Kitabı okudu
Vorontsov'un sancağı, ailesinin renkleri olan kırmızı beyazdı. Şahsi muhafızları, dehşet verici kıyafetleriyle Kürtlerden oluşuyordu. Arabasının yanın­dan geçen bir grup atlıyı izleyen Leydi Shiel, gördüğü adamları "korkunç eşkıyalar" olarak tarif ediyordu. Yine de sözlerinden gördüğü askerleri takdir ettiğini anlayabiliyoruz: "Fevkalade yiğit, kuvvetli ve vahşi görünüyorlar. Sanki aynı vücudun par­çaları gibi hareket ediyorlar ve harika yol açıyorlar. Yukarı doğ­ru tuttukları mızraklarının ucunda kara bir püskül sallanıyor. Reisleri önde gidiyor, ardındaysa bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiyle çalınan davullar." Vorontsov'un emrindeki düşük rütbeli subayların dahi çok sayıda muhafızı, hizmetçisi, seyisi ve aşçısı vardı. Bu durum, ordunun hareket kabiliyetini oldukça düşürüyordu. Subay ve askerlerin burkalarına sarılıp ya da zem­lyankalara (yeraltı sığınağı) kıvrılıp uyuduğu, sıcak suda ıslattığı bisküvilerle karnını doyurduğu günler geride kalmıştı.
Reklam
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.