“İnsanoğlu, hayvanlara karşı büyüklük taslama! Onlar günahsızdır, oysa sen azametinle üzerinde yaşadığın dünyayı kirletiyorsun ve senin kirli izlerin senden sonra da kalacaktır.”
"Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen..."
Kitapta kendisinin yerine portresinin yaşlanmasını isteyen ve bu dileği gerçekleşince yoldan çıkan güzellik tutkunu,yakışıklı Dorian Gray'in hikayesi anlatılıyor.
Oscar Wilde'ın "Bir ruhun hikayesi" diye tanımladığı kitabı; masum ve saf bir gencin adım adım günaha sürüklenmesini, egosuna yenik düşüp ahlak ve karakter savaşını kaybedeşini görüyorsunuz.
Kitap üç karakter çevresinde dönüyor.
-Dorian Gray
-Lordu Henry Wotton
-Basil Hollword
Oscar Wilde karakterler için; "Basil ben olduğumu sandığım kişidir. Lord Henry dünyanın ben sandığı kişidir. Dorian Gray ise benim olmak istediğim kişidir, belki başka bir çağda..." Diyerek bahsediyor.
Kitabı okurken bu başta ki saf ve masum yakışıklı daha ne kadar ileri gidebilir diye her düşündüğümde başka büyük bir yanlış ve kötülük patlak verdi. Oscar Wilde'ın tek romanı olma özelliğine sahip eser, keşke daha çok roman yazsaydı dedirtti bana.
İyi okumalar