Öne Çıkan 11. Peron kitaplarını, öne çıkan 11. Peron sözleri ve alıntılarını, öne çıkan 11. Peron yazarlarını, öne çıkan 11. Peron yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Bazı aileler vardı hani, çok önemsenmezdi. Ama her bayram kapınızı çalar, az oturup giderdi. Biz işte o aileydik.”
11. Peron
Bu fotoğrafı sosyal medyada ne zaman görsem bir buruk olur içim. Ülkemizin özellikle de kendi şahit olduğum 80’li ve 90’lı yıllarda ki yoksul ve mahrum zamanlarını hatırlatır bana.. Hiç bir ailenin yoksunluk görmediği daha güzel zamanlara huzurla ve mutlulukla erişmek dileğiyle…
"Ne için yaşıyorum?
Her gün sorarım kendime, ben ne için, kim için yaşıyorum?
Sevdiğim yok. Geleceğim yok. İşim yok.
Yarınım yok. Ben ne için yaşıyorum?
Yoklar için mi?"
Kitabı bitirince bir boşlukta çivili kaldım adeta. Nasıl denir? Hayatım gözlerimin önünden film şeridi gibi gelip geçti... O Anadolu’nun bağrından kopup, yabancı damgası yiyip yerli işçiden daha çok çalışıp daha az maaş alanlardan biri de benim babamdı.
“Heim”larda 8 kişilik odalarda kalan, bayram namazlarına gitmek için kilometrelerce camii arayan, o teyiplerinde türküler dinleyen, köydeki anama, anasına, babasına mektup yazıp fotoğrafını yollayıp, “bu cansız hayalimi duvara asın” diyerek unutmamayı tenbihleyen de benim babam..
Yıllarca ağır işçi olarak çalışan, o işte belini sakatlayıp, bir günde çıkışını verip, acımayan “meister” lerine, yıllar sonra “beni harcadılar “ diye durgunlaşan da benim babam..
Arbeitsamt ( İş yardım kurumundan) yardım almayı gururuna yediremeyip kendi işini kuran onurlu babam.
Ve “Biz” o Getto! sokaklarında büyüyen, ırkçılığı her köşede hisseden, türk mahallelerinde oynayan yabancı çocuklar. Peşimize köpeklerini salan Naziler!
Okulda sayım yapılınca adımız geçtiğinde “kafalara bakın burada mı değil mi anlarız” diyen ırkçı alman öğretmenleri.. ...
Ve şimdi Almanya’da türklerin başarısı, azmi, eğitimleri ile doktor, öğretmen, avukat v.b daha nice başarılara imza atan gençlerimiz ile dolu. Ekonomiye büyük katkı sağlayan iş adamları, esnaflar.
Kısaca, bize muhtaç bir Almanya..
Türk işçiler için Münih Tren İstasyonu'nun 11 numaralı peronunda yeni bir hayat başlıyor.
Daha önce bildikleri, görüp özendikleri ya da hayal edebildikleri bir hayat değil bu.
Burada en yavaş ilerleyen şeyin zaman olduğunu düşünüyorlar. Oysa parmaklarının arasından kayıp gittiğinin farkında değiller. Sabahları yüzlerine vurmak için avuçlarına doldurdukları suyun dışarı taşması gibi öylece akıp gidiyor zaman.
İnsan sadece memleketinden ayrı düşünce kendini gurbette hissetmez. Muhabbet etmeyi sevdiğin biriyle artık iki kelime bile edememek de gurbet değil midir?