Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

27 Mayıs İhtilali ve Sebepleri

Ali Fuad Başgil

27 Mayıs İhtilali ve Sebepleri Gönderileri

27 Mayıs İhtilali ve Sebepleri kitaplarını, 27 Mayıs İhtilali ve Sebepleri sözleri ve alıntılarını, 27 Mayıs İhtilali ve Sebepleri yazarlarını, 27 Mayıs İhtilali ve Sebepleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
270 syf.
10/10 puan verdi
·
12 günde okudu
60 İhtilali, hem devlet hem vatandaş bazında birtakım yıpranmaları beraberinde getiren siyasi bir olaydır. Eğrisi doğrusuyla çokça ele alınmıştır. Bu kitapsa 27 Mayıs’ı ele alan diğer kitaplardan farklı bir yere sahip. Çünkü Başgil o dönemi siyasi gözle değil, bir hukuk profesörü olarak senelerce üzerine çalıştığı, kafa yorduğu mefhumların
27 Mayıs İhtilali ve Sebepleri
27 Mayıs İhtilali ve SebepleriAli Fuad Başgil · Yağmur Yayınları · 2017125 okunma
Hakim, kendisinden hak isteyen taraflara ve suçlu diye huzuruna çıkarılan sanıklara karşı, ilimle nurlanmış ve vicdanının sesini aksettiren bir adalet dağıtmaya mecburdur.
Sayfa 239Kitabı okudu
Reklam
Bir milletin hayatında, yumuşak ama sürekli bir gelişim, ansızın yapılan sert değişimlerden daima daha anlamlı ve daha önemlidir.
Sayfa 181Kitabı okudu
Türkiye'de siyasi partileri karşı karşıya getiren düşmanlık, başka ülkelerdekinden pek çok bakımdan daha keskindir ve bundan dolayı anlaşmazlıkları da memlekette toplum hayatının ırsî bir yarası olarak kendisini gösterir.
Sene 1940lar
Meselenin dine dokunan yönüne gelince, gençler arasında Allah'a inanmadığını açık açık söylemek ve her türlü manevi değere karşı düşmanlık moda halini aldı.
Reklam
Ah Menderes, ah! Bu ne saflık! Ha halka güvenmişsin ha karınca sürüsüne.
Menderes sözü açtı; -Sayın Hocam, az önceki konuşmamız sırasında sizin bizi hatalı bulduğunuz izlenimi edindim. Böyle bir izlenim edinmekte haklıyım, haklıysam bize yönelttiğiniz tenkitler tam olarak nedir? -Üzülerek açıkça ifade etmeliyim ki, hissiniz sizi yanıltmamış. Ayrıntılı açıklamalar fazla zaman alır. Ben şimdilik bir tespitle yetineceğim. Sizler halkın büyük çoğunluğunun kesin desteğine, haklı veya haksız, güvenerek, ülkenin zinde ve etkili kuvvetleri olan üniversite öğretim üyelerini, yazarları, gatetecileri, subayları.. ihmal ettiniz. Tek kelimeyle, Türkiye'nin "beyin takımı'nı umursamadınız. Asıl üzücü olan nokta da şu ki, biraz daha fazla uzlaşmacı, biraz daha fazla cana yakın bir tavir, bence, bu kuvvetleri dizginlemeye yeterdi. -Bildiğiniz bütün şu emek ve gayretlerimizi yurdun en uç noktalarına varıncaya kadar yaymak yerine, birkaç üniversite profesörü ve birkaç gazeteciyle ilgilenseydik, sizce gerçekten daha mi iyi olurdu? -Bence biri diğerinin dişlanmasını gerektirmez. Bazı tutumlar size aydınların sempatisini kazandırırdı, bu gönül alış da ülke çapındaki çabalarınızı barış içinde yürütmenize imkân sağlardı. Söz ve yazılarıyla kamuoyunda size kazandıracakları destek de çabası.
...Bilindiği üzere, insanları karşılıklı hoşgörü ve saygıya sevkeden demokratik eğitimin yokluğu. Yok olan şey işte bu idi, Türkiye'de hâlâ olmayan da budur! Her türlü demokratik hayatın bizzat temeli olan bu duygu ve bu eğitim olmadığından geriye de sadece kinler, düşmanlıklar ve karşılıklı küfürleşmeler kalıyor. Okul, bu yokluğu ortadan kaldıramıyor, bu eksikliği gideremiyordu, çünkü gençlerin ahlâkî eğitimine yönelik dersler ve öğütler yerine her yerde liderlere övgüler düzülüyordu.O hâlde, siyasî etki ve yönlendirmelerden bağımsız, yapa- cağı yayınlar ve halka açık konferanslarıyla demokrasi eği- timine katkıda bulunmayı kendisine vazife edinmiş hür bir kurum gerekiyordu.
Bir bakıma kendi eseri olan bu kanunlara şimdi nasıl düşman kesilebilsindi? ... Gerçi Bayar bu çelişkinin kendisini düşürdüğü can sıkıcı durumdan sıyrılmak umuduyla defalarca demeçler vermiş ve söz konusu kanunların o dönemdeki tarihî şartların gereği olarak ortaya çıktığını, şimdi hâl ve şartlar içinde ise artık anti demokratik bir mahiyete büründüklerini ifade etmişti. Bir fikir değişikliği, özü itibariyle, ne kadar geçerli olursa ol- sun, bu delillendirmedeki zaaf göze batıyordu. Çünkü böylesi değerlendirmeler en çıplak çelişkileri mazur gösterme imkânı veriyordu. Zaten hiç kimse bu açıklamalardan tatmin oldu- gunu dile getirmedi.
Reklam
Laiklik
Laiklik en azından Batı ülkelerinde, devlet ile din işlerinin birbirinden ayrılışını belirtir. Biri dünya meselelerine hükmederken, diğeri manevi alanın düzenleyicisi olarak kalır. İnönü'nün anladığı laiklik bu manada bir laiklik değildir. Kendisi tıpkı komünistler gibi, laiklikte sadece dine karşı çıkan ve insanın kalbinden din duygusunu ve Allah sevgisini söküp atmak için dine savaş açan bir maddecilik şekli görür. Dolayısıyla da gaye bellidir: En azından yarısı henüz eğitimsiz olan bir halkı, kendi zaafları ve ihtirasları karşısında donanımsız bırakmak tehlikesine rağmen, din kurumunu yıkıp ortadan kaldırmak.
Genellikle kanunlar Türkiye'de sadece büroları ve kitaplıkları süslemeye yarar. Uygulamaları sadece iktidarı elinde bulunduran ve keyifleri kriter yerine geçen kimselerin menfaatlerine cevap verip vermediklerine bağlıdır.
Sayfa 40 - Yağmur YayıneviKitabı okudu
148 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.