A Theologico-Political Treatise

Baruch Spinoza

A Theologico-Political Treatise Sözleri ve Alıntıları

A Theologico-Political Treatise sözleri ve alıntılarını, A Theologico-Political Treatise kitap alıntılarını, A Theologico-Political Treatise en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gerçekte ilk insan hem dürüst kalmayı hem de düşmeyi gerçekleştirebilecek güçte olsaydı, kendi kendine sahip olsaydı ve henüz kötülüğe bulaşmamış bir doğaya sahip olsaydı, bilgili ve sakınık olduğu halde, nasıl olur da düşebilirdi?
Doğa insanın gerçek yararıyla ve korunmasını amaçlayan insan usunun yasaları ile sınırlı değildir; onun sınırları çok daha geniştir ve içinde insanın bir zerrecikten ibaret olduğu, doğanın sonsuz düzeni ile ilgilidir; bütün bireylerin belirli bir biçimde yaşamak ve davranmak üzere şartlanmış olmaları bunun sonucudur. Bundan dolayı, doğadaki herhangi bir şey bize gülünç, saçma ya da kötü görünürse, bu bizim ancak bölük pörçük bir şeyler bilmemizden ve bir bütün olarak doğanın düzeninden ve iç ilişkilerinden büsbütün habersiz olmamızdandır;sonra da her şeyin kendi insan usumuzun gerçeklerine göre düzenlenmiş olmasını istememizdendir ; gerçekte usun kötü saydığı şeyler, bütünüyle doğanın düzeni ve yasaları açısından değil, ancak bizim usumuzun ve yasaları açısından kötüdür.
Sayfa 75
Reklam
Gerçekte, insanlar yurttaş olarak doğmazlar, ama yurttaş haline gelirler.
Sayfa 37
İnsanlar ortak hukuklara sahip olduklarında ve sanki tek bir düşünceyle yönetiliyormuş gibi olduklarında, her insanın güç bakımından, kendisinden daha güçlü olan birleşmiş öbür insanlar karşısında daha az hukuka sahip olduğu kesindir, yani gerçekte her insan, doğa üzerinde ancak ortak yasanın kendisine verdiği kadar hukuka sahiptir. Öte yandan, her insan ortak yasanın kendisinden istediği her şeyi yerine getirmek zorundadır ya da öbür insanların onu buna zorlamaya hakları vardır.
Gerçekte, deneyin onlara öğrettiğine bakılırsa, insan durdukça kötülükler de duracaktır; demek ki siyasetçiler, insandaki kötülüğün gereğini yapmakla yükümlüdürler, ve bunu, etkinliği uzun bir deneyle saptanmış, ve aklın yönettiği insanların değil de, korkunun yönettiği insanların kullanma alışkanlığında olduğu gereçlerle gerçekleştirirler; bu konuda, dine, özellikle de dinbilimcilere ters düşen bir biçimde davranırlar: gerçekte, dinbilimcilere göre yüce yönetici, kamu işlerini, bireyin de uymak zorunda olduğu ahlaki kurallara uygun olarak yapmalıydı. Bununla birlikte siyasetçiler, yazdıkları siyasi yazılarda, filozofların yazılarındakilerden daha doğru görüşler ortaya koyarlar: gerçekte siyasetçiler, daha büyük deneylere sahip oldukları için, uygulanamaz olan hiçbir şey söylemezler
İyi davranışlarından dolayı özgür insanlara değil, kölelere ödüller verilir.
Sayfa 108
Reklam
397 öğeden 331 ile 340 arasındakiler gösteriliyor.