Aç Koynunu, Ben Geldim. Aslı Tohumcu’nun harmanladığı kelimeler İletişim Yayınları tarafından basılı hale getirilmiş. Kapak tasarımını Seda Mit, kitabın editörlüğünü ise Duygu Çayırcıoğlu yapmış.
Bursa Kapalı Çarsı’daki hançer ustasının yaptığı evlilik ve aynı demiri kullanarak yaptığı iki hançer ile roman şekilleniyor. Roman mı demek doğru olur masal mı; bilemedim. Hançerlerden birinin sapına toprak, diğerine ateş işleniyor işlenmesine ya işin içine kan karışınca hayatın rengi de attığı adımlar da değişiveriyor. Neyse orasını anlatmak da bizim işimiz değil zaten.
Kitap çok hızlı akıyor. Yetişmek için koşmak gerekiyor. Bu durum bazen yorucu olabiliyor. Muzipliğini asla kaybetmeyen kelimeler ve “merhaba”ların tadı kalbi yumuşatıyor. Mutlu’nun ve Rüya’nın aşkına hançerlerin dokunduğu insanlar da eşlik ediyor. Sadece onlar mı? mitoloji, müzik, edebiyat, sinema, güncel politika, tiyatro… Bir çırpıda biterken dönüp bir baştan okuyayım hissi de bırakmıyor değil. Zaten aşkta böyle bir şey değil miydi?
Tohumcu, kitabın sonuna teşekkür kısmı eklemiş. Orada söylediklerini okuduğumda dedim ki: “İşte bu yüzden ve her zaman kurmacalara muhtacız.”
*Beliz Güçbilmez’e de selam olsun! Canımız hocamız.*
Ve bir de kitabın adı kalbimi aldı.
“Umuyoruz ki, yalnızca kalbi olanların görebileceği, dünyanın en küçük ancak en güzel ışığı söner gibi olur biz susunca."