Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Amel Defteri

İsmail Kara

Amel Defteri Gönderileri

Amel Defteri kitaplarını, Amel Defteri sözleri ve alıntılarını, Amel Defteri yazarlarını, Amel Defteri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Osmanlı tarihi boyunca padişaha ve siyasî kararlara doğrudan etki etmiş şeyhlerin sayısı sanırım şeyhulislâmların sayısından çok fazladır.
Panislamizm veya ittihad-ı İslamın dış rakip ideolojileri Panislavizm ve Pancermenizmdir. Bu iki ittihadda da "cins/ırk birliği" öne çıkıyor. Halbuki Yeni Osmanlıların çok iyi farkettikleri gibi Avrupa'daki "cins ittihadı"nın (milliyetçilik) İslâm dünyasındaki karşılığı olsa olsa İslâm kardeşliğine dayalı "İslâm İttihadı" olabilir; çünkü ilk İttihad-ı İslâm (1873) kitabının yazarı Esad Efendi'nin de vurguladığı gibi "bizde vasıta-ı ittihad cihet-i câmia-i İslâmiyettir", "şarkta cinslik davasına bedel tevhid davası vardır.
Reklam
310 syf.
9/10 puan verdi
Öncelikle bu kitabın kapağına yerleştirilen fotoğrafın kitabın içeriğini birebir yansıttığını söylemeden geçemeyeceğim. Beni bu kitaba iten etken de bu oldu Kitap İslam'a yakın bir dönemi anlatmakta ve çoğunlukla tasavvuf konuları ele alan ve birazda sosyolojik konuların yazılmış olduğu güzel bir eser. O dönemlerde tasavvufi konuları, çağdaş İslam düşüncesinin ve Osmanlı Devleti'nin ne kadar ihmal edildiğini gözler önüne seriyor. O dönemde Cumhuriyetin ilanı ile beraber hayatımızın farklılaşığı tek partili dönemin sekülarizasyonu ve toplumun din ile arasındaki mesafeyi iyice aralayan ve bu yabancılaşmanın önünün kesilmediği bir dönemi anlatan bir eser. Sizlerinde bu eserde tarihimizin, geçmişimizin gerçekten bir "Amel Defterimizi" oluşturan bir eser.
Amel Defteri
Amel Defteriİsmail Kara · Dergah Yayınları · 201526 okunma
Özlü sözler..
Para hiçtir diyenlere dikkat ediniz, cebinde hiç parası olmayanlardır. Cenab Şehabettin veya bir başka ismiyle (Ali Nusret). - bu bilgiyi de her yerde bulamazsınız. Ben de Dursun Gürlek'in "Ayaklı Kütüphaneler 1" kitabında buldum.
Sayfa 191 - DergâhKitabı okudu
HAKLI...
"Her Türk kalbinde bir mebus programı taşır, Napolyon'un onbaşıları çantalarında mareşal bastonu taşıdıkları gibi".
Sayfa 191 - DergâhKitabı okudu
Bir Şehrin Sakini Olmak..
Çok söylenmiştir ama tekrarı faydadan hâli değil: Bir şehirde, isteyerak veya istemeyerek ikamet etmek ayrı, o şehirli olmak ayrı mütalaa edilmelidir. Her şehrin (belki her yerin) kendisine mahsus bir "ruhu" vardır. O ruhla tanışmak, onunla hemhal olmak, onunla yaşamak... o kadar kolay kazanılan bir şey değil. (Kendinizi şöyle bir yoklayın: İstanbul'da ziyaret yerlerinin kaçta kaçını biliyorsunuz? Eyüp Sultan'a, Yuşa Tepesi'ne hiç gittiniz mi? Ya Sünbül Sinan? Mezarları-makamları İstanbul'da bulunan sahabiler kimler? Boğaz'daki Hüdaî yolundan haberdar mısınız? İstanbul'un tatlı suları, denizi, mesireleri. Şivesi, mimarisi, mey veleri, çiçekleri, bodur minareleri, hazireleri, sokakları... İşte şehrin ruhunun çokça dolaştığı, görüldüğü yerlerden bazıları).
Sayfa 189 - DergâhKitabı okudu
Reklam
Tarihsiz Hale Gelmek..
Cumhuriyet idaresinin birçok uygulaması Türkiye'yi ve Türk insanını, daha dün kurulmuş bir devlet ve onun tebeası gibi “tarihsiz" bir hale getirdi. Halbuki çok az millete nasip olmuş bir tarih birikimimiz, tecrübelerimiz, dahası tarihi eserlerimiz/malzememiz var. Ama bu zengin birikimle aramıza dağlar misillū engeller, bâdireler konmuş. Kimi fiili, kimi psikolojik... Son yıllarda artan hatırat neşriyatı iltifat görüyor. Bu da git tikçe cılızlaşan tarih eğitimi ve tarih yazıcılığının kapatılamaz boşluklarını bir ölçüde dolduracak ve belki de yeni ufuklar, imkânlar, ilgiler açacak ümidini (mi?) veriyor. "Ümmîd-i vatan" şimdi gençlerle birlikte hatıralarda mıdır?!
Sayfa 105 - DergâhKitabı okudu
Simya İlmi..
Simya kimyanın eski adıdır ve buna eklenen bâtıl sıfatı hayli yeni bir yorumdur. Eski anlamıyla simyanın menfi mânaları çok sınırlıdır. Bu iki ilim dalı hakkında ansiklopedilerde, İbn Haldun'un Mukaddime'sinde, Taşköprizâde'de, hatta İslam Ansiklopedisi'nde geniş bilgiler var.
Sayfa 94 - DergâhKitabı okudu
En Önemli İstiklal Mahkemesi Kitabı..
Bugüne kadar İstiklâl Mahkemeleri üzerine benim gördüğüm en derli toplu bilgi ve değerlendirme Mete Tunçay'ın "Türkiye Cumhuriyeti'nde Tek-Parti Yönetiminin Kurulması" adlı kitabında bulunmaktadır.
Sayfa 67 - DergâhKitabı okudu
Türk İnsanı ve İslamcılık..
Türkiye'de yaşayan insanlar İslâmın, doğrudan veya dolaylı olarak hayatlarında tuttuğu önemli yerin ve zenginliğin farkında olmadıkları gibi bugünün İslamcıları da yürüdükleri yolun ve bastıkları zeminin tabiatı hakkında çok az sıhhatli bilgiye sahipler; o kadar ki İslâmcılık'ın ne mânaya geldiği bile açık seçik ortaya konmuş ve tartışılmış değil. Sayın Mümtaz'er Türköne'nin kitabı (Siyasi İdeoloji Olarak İslamcılığın Doğuşu), nelerin, nasıl tevarüs edildiğini öğrenmek isteyenlerin yardımına koşmaya hazır bekliyor. Aferin erbâb-ı aşkın kuvve-i bâzusuna
Sayfa 57 - DergâhKitabı okudu
Reklam
..Dikkat..
Çağdaş İslâm düşüncesinin Türkiye (Osmanlı) cephesi ihmal edilmiş bir konudur.
Sayfa 45 - DergâhKitabı okudu
Batı'da ve Bizde Siyasal Partiler - Said Halim Paşa
Siyasal partiler (s. 108-09), Batıda sınıflara, sosyal rekabet ve düşmanlıklara dayanır. Vazifeleri, var olan sosyal ve siyasal rejimi değiştirmek (tebdil) ve başka bir yöne döndürmektir (taklib). Halbuki Müslüman ülkelerdeki ayrı siyasal partilerin vazifesi aynı rejimi muhafaza etmektir. Siyasal partilerin ortaya çıkışı bir bakı ma 'muhafaza'daki metod ayrılıklarındandır. Dolayısıyla İslâm dünyasında partiler hiçbir zaman Batılı toplumlarda elde ettiği öneme ve itibara sahip olamaz. (Bu şuan için iyi bir şey mi bilmiyorum...)
Sayfa 44 - DergâhKitabı okudu
İslâm Toplumunda Yasama Meselesi - Said Halim Paşa
Teşri (yasama) (s. 104-06), İslâm toplumunda Batıdaki gibi siyasal değil sosyal bir görevdir. Yasama hakkı ve vazifesi erbabına, yani "salahiyer "li olanlara (fakihlere, hukukçulara) düşer. Bunlar aynı zamanda ahlak sahibi de olmak zorundadırlar. Batıda olduğu gibi bunu bir azınlık-çoğunluk meselesi olarak ele almak doğru değildir. Yasamada görev alacak kişilerin, salahiyet ve ahlakları yanında gerekli olan mevzuatı bilmeleri de yeterli değildir. Aynı zamanda "Halkın ruhunu iyice tetkik etmeli, mizacını, fikrini, temayüllerini tanımış olmalıdır ki cemaat hesabına meydana getireceği kanun, cemaatin işine gelsin. Zira bir kanun, muhabbet, hürmet, mehabet hislerinin hepsini birlikte verebilmelidir. Yoksa Polis nizamnamesi mahiyetinden bir karış yükselemez" (s. 105). Yasama için çalışacak heyet de tipki Mebuslar Meclisi gibi müstakil bir kuruluş olacaktır.
Sayfa 43 - DergâhKitabı okudu
İslam'da Hürriyet ve Eşitlik - Said Halim Paşa
Said Halim Paşa'ya göre İslâmda hürriyet ve eşitlik insanlar tarafından elde edilmiş, kazanılmış ilkeler olarak ele alınmaz. Onlar Allah tarafından kişilere verilmiştir. Kişilerin ve siyasal kurumların görevi bunları korumaktır.
Sayfa 39 - DergâhKitabı okudu
Sûfiler Armut Değildir :)
Mütercim "ham sûfi" kelimesini "olmamış sûfiler" diye çevirince İsmail Hoca yapıştırmış cevabı: "Olmamış sûfiler" (s. 319). Sûfiler armut değil ki, bunlar olsa olsa ham sûfilerdir." :)
Sayfa 31 - DergâhKitabı okudu
60 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.