Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Amok Koşucusu
Stefan ZweigAmok Koşucusu Yorumları ve İncelemeleri
Amok Koşucusu yorumları ve incelemelerini, Amok Koşucusu kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Amok Koşucusu puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
7.810 üzerinden
78 syf.
·
Puan vermedi
Ruhunu öldürmüş bir adamın bu kadar vicdanlı olması açıkçası tuhaf.
Mesleğine bu kadar tutkuyla bağlanan böyle bir doktorun asıl suçu işini en iyi bir şekilde yapmaya çalışmasıdır. Önce cinsel dürtülerle acı çeken hastasını iyileştirmek isterken kadının gururunu yerle bir etmesi bir iyilik değil hırsa dönüştü.
Tabi ki bu kararlar vicdanına sığamadı ve yaptığı pişmanlık yeterli değildi.
Kendinden kaçmak istedi ama hep kendiyle son buldu. Ve taki ölümle son bulana kadar..
Kitapta aslında ne kadar bir şeyleri yapmak istesek bile bazı zamanlar bir şeylerin esiri (kölesi) oluruz. Kendi yaşam mücadelemizde hissettiğimiz vicdan sızlaması düşünceleri katlediyor.
Ve bu düşünceler bir zamandan sonra intihar, yalnızlık veyahutta kaçışla son buluyor.
Her ne kadar bazen mantıklı kararlar vermeye çalışsak da işler istediğimiz gibi sonuç vermeyebilir. Tıpkı işini mükemmellik adına yapmak isteyip de kendi tutkularına yenik düşen bu doktor gibi.
Okunması gereken bir kitap olarak düşünüyorum.
Kitapla kalın...
Kitap “beni oku” diyor. Gayet akıcı, gergin ve herkese bişeyler hissettirebilecek bir eser. Kitapla ilgili görüşüm bu ancak bende başka şeyler de çağrıştırdı; ay ışığı sokağı ve vadideki zambak kitaplarının havası. Sanki biraz çağrıştırıyor. (Spoiler değildir) Vadideki zambak kitabındaki kadından esinlenmiş sanki. Diğer kitap ise zaten Stefan’ın olduğundan çağrıştırması normal bence. Velhasıl kelam tavsiye ederim.
Sayfa sayısı az olmasına rağmen oyalana oyalana okuduğum bir kitaptı. Kitabın adının nereden geldiğini daha iyi kavrayabilmek için ismi araştırdım. Edindiğim bilgilere göre bir hastalık ismiymiş. Nadir görülen ama belli bölgelerde sık rastlanılan bir hastalıkmış.
Kitap başlangıçta bir gemide seyahat eden yolculardan, geminin bunaltıcı havasından ve tıklım tıkış oluşundan bahsediyordu. Kitap kahraman bakış açısına sahip olduğu için anlatıcı da yolculardan biriydi. Bir gece bu kahraman geminin güvertesine çıkar. Yalnız kalıp düşünmek ister. Öncesinde fark etmediği ama sonra yanında bir başka yolcunun daha olduğunu anlar. Nazikçe yolcunun yanından ayrılır. Biraz ilerledikten sonra o yolcu kendisini durdurur. Kendisine onu burda gördüğünü kimseye söylememesini, henüz buna hazır olmadığını ve kendi kabininden pek çıkmayan biri olduğunu söyler. Kahramanımız denileni yapar. Bir akşam tekrar karşılaşırlar. İşte bence kitap için absürt bir olay örgüsü buradan sonra başlar. Bu yolcu tutup hiç tanımadığı kahramanımıza içinde bulunduğu durumu, nasıl o hale geldiğini, kendi hayatını ve bunun gibi bazı gereksiz bilgileri anlatır. Sonra anlıyoruz ki kitaba da adını da veren amok koşucusu bu adammış. Amok bir delilik haliymiş. Bu yolcu da o delilik hali içerisinde savruluyormuş. Kitabın sonunda orayı pek anlamadım ama (gerçi canım okumak istemediği ve kendimi anlamak üstüne fazla düşündürtmediğim için anlamamam pek normal) galiba gemi kaza yapmış. Amok koşucusu olan yolcu ölmüş.
Kitabı beğenmedim. Zaten kitabı yazarı için okumak istemiştim. Bu kitap yazarının okuduğum ilk kitabıydı.
Amok Koşucusu
Amok, bir delilik halidir. Eline hançerini alıp sokaklarda koşmak, önüne gelen her şeyi yok etmek arzusunu taşımaktır. Ve amok, Hint Adaları'nda doktorluk yapan bir adamın
geldiği son noktadır.
“Gerçekten hiçbir şey hatırlamıyorum, bana ne oldu bilmiyorum… Neden bu kadar çok Zweig kitabı okumaya başladım, bilmiyorum...”
Stefan Zweig okuyanlar bilir, Zweig'in bir kitabını okuyan kişi artık iflah olmaz ve bütün kitaplarını okumaya başlar. Adeta bir Amok Koşucusu gibi...
Peki Amok koşucusu nedir? Hemen cevaplayayım, bir tür çıldırma durumudur. Bu tabir, bugün dünyanın her yerinde benzer cinnet olaylarında faili tanımlamak için kullanılır. Kökeni bir çeşit intihar saldırısı geleneğine dayanır. Amok koşucusu sonuna kadar savaşır sonunda savaştığı şey uğruna ölür.
Hem ülkemizde, hem de dünyanın pek çok yerinde, bir dizi insanı öldürüp ardından kendisini öldüren insanların haberlerini sürekli duyuyoruz/okuyoruz. İşte bunların hepsi birer amok koşucusu. Bu durumun aktörlerinden, şayet hayatta kalanlar varsa, ifadeleri de genelde şöyledir; “Gerçekten hiçbir şey hatırlamıyorum, bana ne oldu bilmiyorum…”
İşte amok koşucusu da böyledir. Bir çıldırma haliyle harekete geçer. Kendisinin gücü kalmayacak ve artık düşüp ölecek hale gelene kadar karşısına çıkan her şeyi yok etme eğilimindedir.
Esasen yazarımız Stefan Zweig da bir amok koşucusudur. Yaşamına intihar ederek son verdiğini düşünürsek, kısmen de olsa yazarın da bir amok koşucusu olduğunu söyleyebiliriz.
