Bir kitap bu kadar mı zarif bir şekilde yazılır ...
aşk, şiir ve tarih bu kadar mı güzel harmanlanarak anlatılır .
Aşkın Mecnun hâli,
İnsan hâli,
İlahi hâli
Ve şiirin en naif haliyle dans etmesinin resmi...
Şiir, sanat , tasavvuf, tarih, gizem ve binlerce yıllık geçmiş..
Tarihi olaylar, sahsiyetler, Avrupa'nın pek fazla bilinmeyen yönleri,
Dünyaya hükmetmek isteyen karanlık eller, kumpaslar...
Osmanlının yükselişinden çöküşüne giden süreçte sanatın ve şiirin (dîvan) aynı paralellikte çöküşü...
Koskoca bir coğrafya da 450 yıllık bir serüven...
Bir güzelin elinde defter haline gelmiş hayatın , Fuzulî ile Mecnunlaşmasının serüven dolu hüzünlü hikâyesi.
Divan şiirine benim bile ilgi duymamı sağlayan usta;
Teşekkürler sana
Sevgili İskender Pala
Esîr-i derd-i aşk u mest-i câm-ı hüsn çok ammâ
Biziz meşhur olan Leyla sana Mecnûn bana derler
Aşk derdinin esiri ve güzellik kadehinin sarhoşu çoktur ama asıl meşhur olan biziz, sana Leyla, bana Mecnun derler.
Fuzûlî