Katherine Mansfield’in 35 yıl süren kısacık yaşamında yazdığı öykülerden oluşan bu kitabın biraz ağır gittiğini söyleyebilirim. Aslında dili yalın ve sade fakat tam Klasik öykülerden farklı olarak duyarlığı ve naifliği içeriyor, bu bakımdan çağdaşı Çehov’dan bir parça ayrıldığını düşünüyorum. Öykülerin içindeki “Ölü Albay’ın Kızları” ve “Bahçe Partisi”, yazarın en tanınan ve onu üne kavuşturan öyküleri olmuş. Çehov benzeri bir biçemi var fakat daha ince ve hassas. Zor okunduğunu yazmıştım , fakat okumak gerektiğini düşünüyorum. Beni en çok etkileyen öykü “Bahçe Partisi” oldu, toplumsal statü v farklılıkları, kadının toplumdaki yeri gibi konuları cesurca dile getirdiğini gözlemledim. Sonuç olarak yazar, değindiği konuları titizlikle ele almış ve farkındalık yaratmayı başarmış.