Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Anti-Otoriteryanizm ve İktidarın Altüst Oluşu

Bakunin'den Lacan'a

Saul Newman

Öne Çıkan Bakunin'den Lacan'a Gönderileri

Öne Çıkan Bakunin'den Lacan'a kitaplarını, öne çıkan Bakunin'den Lacan'a sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Bakunin'den Lacan'a yazarlarını, öne çıkan Bakunin'den Lacan'a yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Özgürlük gerçek temeli ik­tidar olan "güzel bir rüyadır."
Sayfa 122Kitabı okudu
eğer otoriteye direniş projesi yorumların ve mücadelelerin çoğulluğuna açıksa, o zaman, bu mücadelelerin alabileceği biçimin ne olduğunu belirlemenin hiçbir yolu yok gibi görünecektir. Belli ki Anti-otoriterliğin tanımı kendi sınırlarını sağlar. Örneğin, faşizm gibi bir aşırı otoriter siyasal mantığın anti-otoriter bir proje olarak kurulması teorik olarak imkansız (umarım ki) olacaktır. Bununla birlikte, teorik olarak, ezilen beyazların siyahlara karşı [ya da hatta siyahların beyazlara karşı] hakları için savaştığını iddia eden ırkçı bir hareketin kendisini anti-otoriter bir mücadele olarak resmetmesini durduracak hiçbir şey olamaz. Açıkçası, bu tahakküme direniş projesinin etik bir içeriği olmak zorundadır. Bir takım etik sınırlar kavramı olmalıdır. Bu dış hatlar, öne sürdüğümüz gibi, artık bir özsel kimlikte temellenmiş olmaktan kurtarılmış olan anarşist ahlak ve akıl söylemlerinden temin edilebilirler.
Sayfa 256 - pdfKitabı okudu
Reklam
Nietzsche
Der ki: "Gerçekten bizleri 'doğru' ile 'yanlış' arasında herhangi bir anti tez olduğu­nu varsaymak zorunda bırakan nedir? Görünürlük derecelerini ve görünüşün da­ha aydınlık ve karanlık gölgeleriyle tonları olduğunu farzetmek yeterli değil mi?"
Sayfa 191Kitabı okudu
Belki de ik­tidar öyle bir şeydir ki insan kimliğini hem tehdit eder hem de olu­şumu için gereklidir. Eğer direniş kimliği, tam da karşı olduğunu açıkladığı güçler tarafından kısmen oluşturuluyorsa, bu, direniş kimliğini epeyce sorunlu kılar. Bu, iktidara karşı direnişin yeri ola­rak kirlenmemiş bir kalkış noktası fikrinin altını oyar.
Dilde her zaman gösterilemeyen bir şey, bir aralık ya da bir tür tıkanma vardır -ama anlamlamaya imkan veren de kesinlikle an­lamlamanın bu başarısızlığıdır. Öyleyse, eksiklik, her zaman an­lamlama sürecinin parçasıdır. Gösteren asla gösterdiği varsayılan şeyi büsbütün açıklayamaz: "Bir sözcük söylediğimizde ya da oku­duğumuzda, safi sesin ya da mürekkep lekesinin üzerinde durma­yız . ... O sözcük aracılığıyla mevcut olmayan bir başkasını görü­rüz."
Sayfa 217Kitabı okudu
Reklam
Anarşistler, eski klişenin zannettiği gibi her türlü otoriteyi reddetmezler. Aksine, Mihail Bakunin'in belirttiği gibi, "doğa yasaları"nda somutlaşan otoriteye mutlak itaatlerini bildirirler. Bakunin'e göre doğa yasaları insan varlığının esasıdır. Doğa yasalarının bizi sarmaladığına, şekillendirdiğine ve içinde yaşadığımız fiziksel dünyayı belirlediğine inanır. Dolayısıyla insan bu yasalarca belirlenmiştir. Bu otorite biçiminden hiçbir kaçış yoktur. İnsan doğa yasalarına ne kadar direnmeye çalışırsa, kendisini o kadar bu yasalara tabi olmuş bulur: "Hiçbir şey, onların hakimiyetinden kendini kurtaramaz; insan onların kayıtsız şartsız kölesidir." Bununla birlikte, anarşistler bunun bir kölelik biçimi olmadığını savunur, çünkü bu yasalar insana dışsal değildir. Aksine, doğa yasaları insanı oluşturan şeydir, insanın özüdür. İnsan doğal bir sistem içinde oluşur; doğanın parçasıdır ve bu yüzden onun yasalarına tabidir. İnsan içinden çıkılamayacak şekilde doğal, organik bir toplumun parçasıdır: "İnsan toplumu yaratmadı; toplum İnsan'dan önce var oldu," diye iddia eder Kropotkin.Bu nedenle, doğal otorite (doğa yasaları) insan varlığının dışında değildir: "bu yasalar bize dışarıdan gelmez, tabiatımızda vardır, doğamızı, fiziksel, zihinsel ve ahlaki olarak tüm varlığımızı oluşturur." Doğa yasaları insan doğasını meydana getirirler. İnsanın özünü belirlerler.
Sayfa 75 - pdfKitabı okudu
Stirner, devle­tin, bireyin kendisini gerçekleştirme ve kendisinin değerini ifade etme hakkını inkar eden bir aygıt olduğunu savunur: "Devlet, be­nim kendi değerime ulaşmama izin vermez ve yalnızca benim de­ğersizliğim yoluyla varlığını sürdürür." Bireye uygulanan bir des­potizmdir: "Devletin her zaman sahip olduğu tek amacı bireyi sınır­lamak, evcilleştirmek ve tabi kılmaktır -o ya da bu genel ilkenin kulu haline getinnektir." Stirner'e göre, devlet yeni kilisedir, ikti­darın yeni yeridir, bireyin üstünde sahip olunan yeni otoritedir .. Üs­telik aynı ahlaki ikiyüzlülük yoluyla -artık meşru kanunların örtü­sü altında- işler.
Sayfa 100Kitabı okudu
308 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
Anarşizmin "sınırlarını" zorlayan, ufuk açıcı, önemli bir kitap. Önsözde belirtildiği gibi Stirner bölümü gerçekten de orjinal. Kitabın en zor ve anlaşılmaz bölümü -en azından temelsiz olduğum için bana göre- Lacan bölümüdür. Anlamaya çalışırken beynimin suyu çıkmış olabilir. Bunun haricinde kitabın neredeyse tamamına yayılmış özcülük
Bakunin'den Lacan'a
Bakunin'den Lacan'aSaul Newman · Ayrıntı Yayınları · 201439 okunma
Ancak düşünceyi devlet kodlamasından kurtarmak yoluyla kendimizi devletten kurtarabiliriz.
Sayfa 173Kitabı okudu
299 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.