Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

1908-1980

Bir İhtilal Daha Var

Örsan Öymen

Bir İhtilal Daha Var Gönderileri

Bir İhtilal Daha Var kitaplarını, Bir İhtilal Daha Var sözleri ve alıntılarını, Bir İhtilal Daha Var yazarlarını, Bir İhtilal Daha Var yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
464 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Dikkat spoiler içerir. Osmanlının son döneminden itibaren 12 Mart sürecine kadar olan ihtilal ve girişimlerinin detaylıca anlatıldığı güzel bir araştırma eseri. Burada gazeteci yazar, eskilerden duyduklarını, sonraki öğrendikleri ile harmanlayarak iyi bir iş çıkarmış. Enver Paşa'nın sadrazamı makamından etmesi, bu arada Yakup Cemil'in
Bir İhtilal Daha Var
Bir İhtilal Daha VarÖrsan Öymen · Doğan Kitap · 201042 okunma
Reklam
464 syf.
·
Puan vermedi
Birkaç sene evvel aldığım ama okumaya yeni girişebildiğim bu Örsan Öymen kitabını büyük bir zevkle okudum. Öymen ailesinin sarsılmaz bir hayranıyım. Altan Öymen ve Onur Öymen kitaplarını da aynı zevkle okumuştum. Maalesef Örsan Öymen'i çok erken kaybetmemiz yüzünden üçlünün bu esprili üyesinden ancak bir kitap kadar faydalanabiliyoruz. Türkiye... Darbeler ve müdahaleler ülkesi. Meşrutiyet anayasasının ikide bir raftan indirilip tekrar yerine konduğu Abdülhamit döneminden beri sürekli bir ihtilale gebe bir ülke. Darbe, ihtilal, muhtıra, post-modern darbe, darbe teşebbüsü, internet darbesi ve hatta kılkuyruk bir eski imamın yapmaya kalkıştığı prime-time darbesi. Afrika ülkeleri bile bu kadar çeşitli bir müdahaleler sofrasını yaşamamıştır. Darbecilerin sonrasında ikiye ayrılıp birbirlerine darbelendiği zamanlardan tutun da bir darbede darbeci, ertesi darbede hükümetçi olan askerlere kadar türlü çeşitli silahlı kuvvetin katkılarıyla arap saçına dönen bir müdahale kültürü. Birçok cana ve özgürlüğe mal olan ama tartışmasız bir kara mizah içeren, halkın hiçe sayıldığı bu silsileyi birinin biraz da "relax" vaziyet alıp anlatması gerekirmiş. Bu da bir Öymen'e yakışırdı doğrusu. Müthiş güzel bir kitap okudum kendi alanında. Okumak isteyenler için bu kitap şu an meşhur bir kitap sitesinde 20 Tayyip Lirası gibi çok ilginç bir fiyata satılıyor, bedavaya yani. Almayana ihtilal eylemek lazım.
Bir İhtilal Daha Var
Bir İhtilal Daha VarÖrsan Öymen · Doğan Kitap · 201042 okunma
Virgülün önemi
- Talat, vazgeç bu işten, kan dökülecek, diyordu! İhtilalin lideri kimseyi dinlemiyordu: - Bu iş başlamıştır, sonuna kadar devam edecektir! Etimesgut vericisinden çalıştırılan kısa dalga radyo istasyonu Sunay'ın bildirisini bir kez daha okuyordu: ⁃ Talat'ın üç buçuk adamı, hüsrana uğrayacaktır! Talat'ın üç buçuk adamı! Bu deyiş, Önce Ali Elverdi'nin ağzından çıkmıştı. Sonra Sunay'ın bildirisine de geçmişti. Cümle aslında üç beş adamı olarak düşünülmüş, fakat üç ve beş rakamla yazılıp arasına da virgül konulmuştu! Spiker de böyle okumuştu. 21 Mayıs Harekâtı'nda ihtilal liderini en çok üzen de bu deyim oldu.
Sayfa 398Kitabı okudu
Denizlerin idam kararını veren Ali Elverdi
Bana getirdikleri zaman, nizamiyede talebe hücum etti. Hayat endişesi içinde ayaklarıma kapandı. Aman albayım, durumu bilmiyordum, bu işe Harp Okulu'nun dahil olduğunu, bütün kıtaların sizinle beraber olduğunu bilmiyordum. Ne emrederseniz, derhal yapayım diye yalvarıyordu! Gözleri korkudan yerinden fırlamıştı. Kendisini teskin edip bir odaya hapsettim. Serbest bırakılınca günün kahramanı kesilmiş. Talat Aydemir
Sayfa 395Kitabı okudu
Binbaşı (Deli) Remzi Oral'ın anlatımından
"İdam cezalarının sabaha karşı uygulanması geleneği ilk kez Menderes'le bozulmuş oldu. Adnan Menderes 14:20'de idam edildi. Biz komite içindeki havacı kanada bağlıydık. O sırada Türkeş'in siyasal bir planından kuşku duyuluyordu. Türkeş'in komitede bir iç darbe yaptıktan sonra, Yassıada'daki Demokratları affettirip, Demokrat Parti nin oy tabanı üzerine oturan bir siyasal parti yörüngesine oturtmak istiyordu. Hatta bu konuda komite içi Emniyet Grubu gizli bir sorușturma yürütüyordu. Biz de böyle bir olasılığa karşı kendi planımızı yaptık. Yassıada'daki tüm binalara tahrip kalıpları yerleştirdik. Eğer Türkeş ve ekibi, önceden davranıp da bizim ekibi tasfiye etseydi, Yassıada' yı havaya uçuracaktık! Tabii kendimiz de birlikte uçacaktık."
Sayfa 297Kitabı okudu
Reklam
Hadise (9 Subay Davası) bir bomba gibi patladı. Türkeş, daha bizim komite faaliyetlerine fiilen katılmadığı için, kendisine bir tehlike olmadiğinı bildirdim ve şunu rica ettim: Ben tevkif edilirsem, ailemi ve çocuklarımı İstanbul'a kayınvalidemin yanına götürür müsün? Bana o zaman verdiği cevap aynen şöyleydi: "Talat, bu hususta hiç merak etme. Washington'dan yeni geldim. Biliyorsun iyi kötü bir miktar param var. Aileni hiçbir zaman sıkıntıda bırakmam. Hatta iki çocuğunu benim çocuklarla birlikte leyli olarak okuturum." Türkeş'ten bunları işitmem bana büyük kuvvet verdi.
Sayfa 173Kitabı okudu
Fahri Belen Pașa da, 1950 seçimlerine, Demokrat Parti saflarında milletvekili adayı olarak katıldı. Daha önce parti başkanı Bayar'ı Büyükdere'deki evinde ziyaret etmiş, seçime hile karışırsa ordunun müdahale edeceği yolunda güvence vermişti. Bayar'a aynı güvenceyi verenler arasında bir subay daha vardı: Parmakkapı grubundan Binbaşı Cemal Yıldırım. İlginçtir ki, aynı Cemal Yıldırım, Demokrat Parti iktidara geldikten sonra darbe hazırladığı kuşkusuyla tutuklanan ilk subay grubu arasında da bulunacaktı. Bu, 1950 öncesinde, Demirkırat'a umut bağlayan "mücadeleci subaylar"ın çoğu için böyleydi.
Sayfa 149Kitabı okudu
Darbeci Talat Paşa!!
Ve Posta tatarı Talat'n bu önlenemeyen tirmanışı, Şair Eşref gibi birtakım malum mihraklardan feyz· alanlar tarafından su mIsralarla dile getirilecektir: "Sen yakışmaz dersin amma kel başa şimşir tarak.'" "Sadrazam oldu Talat, Cilve-i takdire bak." Bu misralar kendisine gösterildiğinde Talat Paşa nasıl bir tepki gösterecektir: - Kafiye tutmuyor, diyecektir "tarak"la bak" birbirine uymuyor.
27 Mayısta da böyle olmuştu!!!
- Bu ihtilâlciler hep böyledir, devirmeyi planlarlar, devirdiklerinin yerine bir şey getirmede çuvallarlar. Mahmut Şevket Paşa, istim midir ki, arkadan gelsin. Hem, kendisini çok yakın bir geçmişte Harbiye Nezareti'nden entrika ile uzaklaştıranlar, bu Enver'le Talat değil midir? Ve Mahmut Şevket Paşa, acaba bu eski olayı hazmedebilmiş midir?
Reklam
İhtilalin olmazsa olmazı asmak fikri!!
- Kâmil Paşa'yı asmayacak mıyız?, diye sordu Yakup Cemil. Enver Bey sertçe geçiştirdi: - Adamın sehpaya gidecek hali mi var? Neredeyse bin yaşunda. - Bari Dahiliye Nazrı Reşit'i asalım, İttihatçılar kan kusturdu. İttihatçılar vatan hainidir diye, cümle vilayete tamim yayınladı. Enver Bey tersledi: - İhtilal, kansız olacak,demedim mi ben sana? Yakup Cemil tatmin olmadı: - İhtilal mi yapıyoruz, bonfile mi pişiriyoruz, anlayamadım gitti, dive homurdandı..
Kendi istemediğini başkası sana söylediği zaman neyi yapmalı!!!
Ufukta tehlike bulutları görüyorum. Ordunun siyasete karışması işi artk bitmelidir. Asker kışlastna, Siyasetçi siyaset sahnesine dönmezse, her şey mahvolur... Halbuki bizimkiler. " BỈNBAȘI MUSTAFA KEMÂL 1908 - SELÂNİK Ne kadar garip bir vakıa Rahmetli Enver Paşa tarafından kendisine defaetle söylenen ordu da siyaset yapıyorsun ve bunu yapmıyacaksın diye uyarılmış lakin hiç bir zaman buna uymamıştır. Askeriye de şöyle bir nizamname vardır ast üstüne hiç bir zaman uymakla mükellef değildir. Cahil Kemalistler bu konuyu bilmezler mesela...
… Ama galiba, her on yılda bir yeni gelenlerin de değişmeyen yöntemleri. Salt üniversiteye yönelik ayıklamalarda mı? Yooo, elek, hemen her kesim için aynı elek… Değişenler, eleği sallayan eller. Kimi zaman Milli Birlikçi adı altında, kimi zaman Milli Bütünlükçü, kimi zaman milli Doğramacı… Özetle, bir “milli takım” var işin içinde. Var da, yeşil sahada meşin top koşturan milli takımlarımız gibi başarıları hep geçici… Yıldızları bol, fakat içi boş…
Sayfa 247Kitabı okudu
Aydemir ve Türkeş, kim daha önce kalkıp ihtilal yapacak diye birbirlerini kollarken, bir yandan güvenlik örgütleri, öte yandan da İsmet Paşa’nın hafiyeleri bu iki lideri kolluyordu. Her ikisi de akşamları çubuklu pijamalarını giydikten sonradır ki, İsmet Paşa, Pembe Köşk’te eşine sesleniyordu: -Mevhibeee, çizmelerimi çıkart. Talat bugün de uslu duracak!…
O dönemde de, “ihtilâle teşebbüs” Anayasa ve yasalara göre suçtu… İhtilal yapmak ise “vatanı, milleti kurtarmak” fiilinden, sayılıyordu, cezası yoktu. Yeter ki, o ihtilal “teşebbüs” aşamasında kalmasın…
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.