“…Bize düşen, hakikate sarılmaktır. O hakikat islamın ta kendisidir. Kur'an-ı Kerim'dir. Sanki Kur'an-ı Kerim'in verdiği haklar yetmezmiş gibi, onu bir kenara itip insanlara yeni haklar tanınacakmış. Demokrasi, Kur'an-ı Kerim'den daha çok hak veriyormuş! Hâlbuki hakikatte, demokrasi, bugün, Avrupa'da ve Amerika'da, tek başına geçerli olan, hâkim olan bir düzen değildir. Hep yanlış biliniyor. Avrupa, sacayağı üzerine durur: Bir ayak demokrasidir, bir ayak Hıristiyanlıktır, bir ayak da bilim ve teknolojidir. Bilimde, teknolojide demokrasi yoktur; Hıristiyanlıkta, yani dinde de demokrasi yoktur. Demokrasi, bu ikisinin dışında bir olaydır. Demokrasiyi de bilmiyoruz, onu da anlamıyoruz…”