Kazuo Ishiguro, bu kitabında da diğerlerinde olduğu gibi yaşlı bir insanın şu an hissettiklerini, yine geçmişteki hatıralarına dönerek açıklamaya çalışmasını sunmuş okuyucuya. Hatıradan hatıraya sürükleniyoruz yine. Ama bu sefer II.Dünya Savaşı Japonya'sına götürüyor bizi ve savaşın, insanlar, dostluklar ve sanat üzerindeki etkilerine şahit oluyoruz.
Ana karakterimiz Ono, savaş zamanı çizdiği resimlerle ün kazanmış fakat savaşın yıkıcı etkilerinden sonra, halkı galeyana getirmekle suçlanıp "hain" ilan edilmiş yaşlı bir ressam. Onun, Batı özentiliğine kapılmış yeni nesli anlamaya, hak vermeye bazen de kendini savunmaya çalışması, bunu yaparken kendi hatalarıyla yüzleşmesi oldukça ilgi uyandırıcıydı.
Dördüncü kitabını da bitirdikten sonra diyebilirim ki, yazarımız insan psikolojisinden çok iyi anlıyor olmalı. Özellikle ileriki yaşlarda, insanın kendi benliğini anlamaya, hayatını değerlendirmeye çalışmasındaki kelimelere dökülemeyecek bu karmaşayı, çok güzel aktarıyor bize.
ALINTI
"Sensei , böyle zor zamanlarda ressamların sabah aydınlığıyla yiten keyif verici şeylere değil de , daha somut şeylere değer vermeyi öğrenmesi gerektiğine inanıyorum Ressamların hep kapalı ve yoz bir dünyada yaşamaları gerekmiyor Sensei , vicdanım bana yalnızca bu renkli dünyayı resmeden bir sanatçı olarak kalamayacağımı söylüyor"