Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Demokrasinin Sosyolojisi

Ali Yaşar Sarıbay

En Eski Demokrasinin Sosyolojisi Sözleri ve Alıntıları

En Eski Demokrasinin Sosyolojisi sözleri ve alıntılarını, en eski Demokrasinin Sosyolojisi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aklın kamusallaşması ve öznelleşme
Kant, güncel olanı sorgularken; " 'Düşünmeyin! Aklınızı kullanmayın!' diye bağırıldığını işitiyorum" diyor ve şöyle devam ediyordu: "Subay, 'Düşünme, eğitimini yap!', maliyeci: 'Düşünme, vergini öde', din adamı: 'Düşünme, inan !' diyorlar." (Kant, 1984: 215). Oysa, Kant'a göre, insan özgür olmadıkça, yani aklını her yönüyle ve her bakımdan kitlenin önünde çekinmeden, apaçık kullanmadıkça içinde yaşadığı toplumun, son tahlilde tarihin ilerleme kaydetmesi de mümkün değildir.
Sayfa 199 - Sentez YayıncılıkKitabı okudu
"Bir halk, her zaman anayasasını gözden geçip, düzeltme, ıslah etme hakkına sahiptir. Bir kuşak, gelecek kuşakları, kendi yasalarının hükmü altına alamaz" Condercet
Sayfa 70 - Sentez YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Türkiye'de, Özal'ın model olarak düşündüğü ABD'nin başkanlık sistemi örnek alınmak isteniyorsa, bu da bizim politik kültürümüz doğrultusundaki o tek adam kültü ile ilgili beklentiyi karşılamaz. Çünkü, ABD'deki başkanlık sistemi, tarihsel olarak, İngiliz kralı George lll'ün despot yönetimine, dolayısıyla iktidarın tek elde toplanmasına karşı verilmiş bir savaş sonucu oluşturulmuş ve tamamen güçler ayrımı temelinde inşa edilmiş bir politik rejim tipidir.
Sayfa 59
SAVAŞ VE DEMOKRASİ:SOSYOLOJİK BİR YAKLAŞIM
“Tarihte birçok konuda kıtlık çekilmiş olabilir, ama düşmanlardan yana hiç sıkıntı duyulmamıştır.Düşmanlar ve düşmanlıklar,modernlikte belli ki tüketilmeyen, tersine üretilen ender ‘doğal kaynaklar ‘ dan biridir.” ULRICH BECK
Sayfa 37
Res publica, res populi!
Klasik tanımında cumhuriyet, monarşinin karşıtı bir hükümet şekli anlamına gelir. Bir hükümetin monarşi karşıtı olması, o hükümetin unsuru olduğu devletin, herhangi bir kişinin, grubun mülkü addedilmemesidir. Romalı siyaset düşünürü Cicero, bu bağlamda, "cumhuriyet halka ait olandır" ("res publica res populi") şeklinde literatüre hediye ettiği tanımla; hem cumhuriyet mefhumunun (res publica) kökenindeki "herkes" anlamının içerdiği eşitliğe işaret etmiş, hem rejiminin herkesi kapsadığı ölçüde meşru görülebileceğine dair bir telakkiyi zihinlere yerleştirmiştir.
Demokratik Devlet mi, Demokratik Toplum mu?
Demokrasi, demokratlar olmadan yaşama şansına sahip olmayan bir yönetim biçimidir. Öyleyse, demokratik bir yönetimin gayesi, sadece devleti demokratikleştirmekle sınırlı olamaz; toplumun da demokratikleşmesi gerekir. Toplumda da demokratik olmayan iktidar odaklarının çeşitli alanlara sızmak ve o alanlarda otokratik bir iktidar ağı yaratma olasılığı her zaman söz konusudur. Toplumu demokratikleştirmenin yolu ise, bütün toplumsal kurumları kapsayan, otokratik iktidar fırsatlarını önleyen bir zihniyeti yayma tedbirlerini almaktır.
Sayfa 14 - Timaş Yayınları
Reklam
AKP, Türkiye'nin uzun süredir(...) global kapitalizmie eklenme sürecinin ortaya çıkardığı politik bir sonuçtur.
Sayfa 62 - Timaş Yayınları
Eski Yunanda politika, politik sınıfın (sitede politik hayata katılma hakkına sahip olan yurttaşların) yapıp, eyledikleri ne ise oydu. Dolayısıyla, politika ve/ya politik olan da o sınıfın vücut verdiği yönetim aygıtı (Polis/Devlet) ile özdeş görülürdü. Bu özdeşliğin içerdiği anlamda; eski Yunanda temel politik mesele, devletin ne olduğu değil, kimin olduğu meselesiydi. Böyle bir anlam üzerine inşa edilen düşünce, çok uzun süre batı toplumlarının toplumsal tahayyülünü oluşturdu; değişen sadece devleti temellük eden özne oldu.
Sayfa 69 - Timaş Yayınları
Eski Yunanda politikanın, "politik sınıf ne yapıp, eyliyorsa politika odur" doğrultusunda yukarıda aktardığımız tanımı; bugün yaygın olarak birçok toplumda hukuk içinde yapılmaktadır: Yargı sınıfınca (yargıçlar, mahkemeler, hukuk bürokrasi) ne yapılırsa hukuk odur.
Sayfa 70 - Timaş Yayınları
Somut bir örnek olayı hatırlatarak daha açıklayıcı olmaya çalışalım. 12 Eylül döneminde yaşı tutmadığı için idam cezası verilemeyen bir gencin, yaşı büyütülerek asılması, yargıçların "kanun hükümleri"ne "uygun" karar vermeleriyle mümkün oldu. İnfazdan yıllar sonra, o gencin suçsuz olduğu ortaya çıktı. Ama artık olan olmuştu: Kanun hükümlerinin uygunluğuna da yanan yanlış, "doğru" şeklinde, adaletin yerine çoktan geçmişti!
Sayfa 72 - Timaş Yayınları
Reklam
... Bu yüzden, bir halkın yeni bir anayasa yapma niyeti, aslında o halkın içinde bulunduğu ulusal ve uluslararası politik/kültürel ortamın telkinleri doğrultusunda toplumu yeniden inşa etme arzusudur. Toplumu yeniden inşa ediş ise her yerde ve zamanda politik mahiyette olmuştur ve politik iktidarın etrafındaki tartışmalara paralel vuku bulmuştur.
Sayfa 76 - Timaş Yayınları
Şiddeti değişimin vazgeçilmez aracı görmek, ancak daha çok şiddeti doğurur. Oysa, haksızlığa uğramak, acı çekmiş olmak, kabul görmemek, temsil edilmemekten mütevellit adaletsizlik, şiddetten önce vicdanlara hitap ederek sivil çözüm imkânlarını besleyebilir. Adaleti, dünya yanıp yıkılsa da gerçekleştirme arzusu, çok bencilcedir ve şiddeti meşrulaştıran bir sorumsuzluk olarak nitelenebilir.
Sayfa 122 - Timaş Yayınları
Neyse ki demokrasi çağında kimse köle de değil, efendi de. Ama şiddet, insanı özgürleştirmez; herkesi son tahlilde köleleştirir. Şiddetin kendisi politika haline gelince, çağımız kültürünün şişirdiği egolar canavarlaşma eğilimine girebilir. Canavarla savaşan da neticede canavarlaşır; sivilliğin yerini barbarlık alır.
Sayfa 122 - Timaş Yayınları
1990'larda ivme kazanan globalleşme sürecinin ortaya çıkardığı en önemli tartışma, ulus-devletlerin işlevi etrafında olmuştur. Bu doğrultuda varılan sonuç (veya empoze edilen yaygın kanı), ulus-devletin işlevinin artık bittiği, dolayısıyla işlevin ayrılmaz sosyo-politik öğesi olan milliyetçiliğin de sona erdiği şeklinde ifade bulmuştur. Fakat, 11 Eylül terör eyleminden sonra vuku bulan gelişmeler, ABD başta olmak üzere, dünyanın hemen her yerinde milliyetçi hareketlerin yeniden canlanmasına sebep olmuştur. Bu durumu nasıl açıklayabiliriz? Belli bir (ekonomik, politik ve kültürel) hegemonyanın dayattığı homojenleşmeye yönelmiş bir dünya parçalanmakta midir? Milliyetçilik globalleşmenin adaletsizliklerine bilinçli bir başkaldırı mıdır?
Sayfa 123 - Timaş Yayınları
1908 Meşrutiyeti ile politik hayatı şekillendirmesi beklenen iki önemli felsefi değeri miras edindik: Özgürlükler ve insan hakları.
Sayfa 142 - Timaş Yayınları
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.