Sovyetler Birliği dünya üzerindeki dengede giderek daralan bir konuma gelmekteydi. Bunun sebebi, diğer ülkelere hakim olan yönetici güçlerin komünizmden korkmalarıydı. Çünkü komünizm, var olan sosyal yapıyı ve egemen güçleri hedef almaktaydı. Onun için herkes ABD'nin etrafında toplanmaktaydı. ABD'nin etrafında toplanmalarının bir diğer sebebi de Kızıl Ordu korkusuydu. Rusya bu iki korkuyu ortadan kaldırdı. Önce komünist rejimi ve Komünist Partisi'ni ortadan kaldırdı. Sonra
dünyayı yöneten güçlere şu mesajı verdi: Artık sizin düşmamnız ortadan kalkmıştır. Hesaplarınızı bu tehdide göre yapmayın.
Kimse sizi tehdit etmemektedir.”
Glasgow Üniversitesi tarafından Filistin'le ilgili haberler
üzerine yapılmış öncü bir çalışma var. İngiltere'de televizyon
izleyen genç insanlarla görüşmüşler. % 90'ından fazlası kanuna aykırı
yerleşimcilerin Filistinliler olduğunu düşünüyor. Danny
Schecter'in ünlü deyişiyle: "Ne kadar çok televizyon izlersen o
kadar az bilirsin.'
Uçağın bulunduğu bölgedeki nöbetçi asker, kazadan bir gün
önce, hiç tanımadığı bir kişinin, parola vererek bölgeye girdiğini bildirdi. Bu meçhul kişi hiç araştırılmadı. Kara Havacılık Okulu Anket Heyeti, kaza nedeni için, "yüzde 40 pilotaj, yüzde 60 aşırı buzlanma” dedi. Müşterek kanaat raporunu düzenleyen heyet ise, tam aksi görüş
11 Eylül'de dünya tarihindeki en ciddi kırılmalardan biri yaşandı. El Kaide, ABD'nin siyasi, askeri ve ekonomik hedeflerini vurmuştu. Saldırıyla ilgili komisyonlar kuruldu, dünya ölçeğinde olağanüstü hal ilan edildi, binlerce insan gözaltına alındı.
Sonuç: Bir terör saldırısı. ..
60, 70 ve 80'lerde Avrupa'daki bombalama olaylarından sorumlu tutulan Gladio örgütünün varlığını ifşa ederek yapılanma içindeki rolünü de itiraf eden eski Cumhurbaşkanı, Corriere della Sera gazetesine, "Ön safta İtalyan merkez solu olmak üzere, Amerika ve Avrupa'nın bütün demokratik unsurları gayet iyi biliyor ki, bu feci saldırılar (11Eylül saldırıları) CIA ve MOSSAD tarafından, Arap dünyasını suçlamak ve Batılı güçleri Irak ve Afganistan'a müdahaleye tahrik etmek için planlanıp gerçekleştirildi” dedi. Ona göre dünyanın bütün istihbarat teşkilatları bu gerçeği biliyor. İki ülke işgal edildi, yerkürenin hemen her köşesi büyük bir hesaplaşmanın cephesi oldu, yüz binlerce insan öldürüldü, insanlık suçlarının hepsi denendi, örtülü operasyonlar normalleşti, Batı'nın "çok kültürlülük” projesi çöktü, gizli cezaevleri ve insan ticareti deşifre edildi, enerji merkezli korkunç bir rekabet başladı, El Kaide etiketli büyük saldırılar gerçekleşti ve bunların hepsi bir şekilde devam ediyor.
Vietnam Savaşı sona erdiğinde Encounter dergisinin savaşı izlemiş saygın muhabirlerinden Robert Elegant bir makale yayınladı. "Modern çağda ilk defa” diye yazıyordu, "bir savaşın sonucu
savaş meydanında değil, basılan gazetelerin sayfalarında ve televizyon ekranlarında belirlendi.” Elegant savaşın kaybedilmesinden haberlerinde bu savaşa karşı çıkan habercileri sorumlu tutuyordu. Robert Elegant'ın görüşü Washington'da kabul gö-
ren bir hikmet haline dönüştü ve hâlâ da öyle. Irak'ta Pentagon hazırlanmış senaryolara katıştırılmış gazeteciler türetti, çünkü
eleştirel gazetecilik yüzünden Vietnam Savaşı'nın kaybedildiğine inanıyorlardı.
21. yüzyıl "terörle mücadele” adı altında şekillendiriliyor ve yeryüzünde güçler dengesi yeniden kuruluyor. Terör giderek artıyor, Bin Ladin ve El Kaide güçlenip çeşitleniyor, El Kaide saldırılarının hiç biri çözülemiyor. 11 Eylül saldırılarıyla ilgili spekülasyonların hiçbiri ciddiye alınmadı. Resmi soruşturmalardan da bir şey çıkmadı. Aykırı şeyler söyleyenler komplocu ilan edildi. Saldırı ve sonrasına ilişkin belki milyonlarca yayın sonrasında bir soru soralım: Gerçekten 11 Eylül'ün ne olduğuna dair kesinleşmiş kanaati olan kimse var mı? Bence yok. Cossiga, bu konudaki son ve en büyük komplocu oldu! Sadece Irak'ta bir milyon insanın öldürüldüğünü düşününce insanın inanası geliyor!
Soğuk Savaş donemıyle ilgili en sevdiğim hikâyelerden biri Birleşik Devletler 'e gezmeye gelen bir grup Rus gazeteciyle
ilgilidir. Ziyaretlerinin son günü ev sahibi izlenimlerini sorar.
"Söylemek zorundayım ki" der cevaplayan, "bütün gazeteleri
okuyup gün ve gün bütün televizyonlarının izledikten sonra
tüm hayati konularda herkesin fikirlerinin aynı olması şaşırttı. Kendi ülkemizde bu sonuca ulaşmak ısın habercılerimızi
çalışma kamplarına gönderdik. Hatta tırnaklarını soktuk. Sız burada bunların hiçbirini yapmak zorunda değilsiniz. Sırrınız
nedir?" Peki sır nedir? Bu haber bürolarında, iletişim fakültelerinde , habercilikle ilgili yayınlarda sıkça sorulan bir soru cevabı
da henuz milyonlarca insanın hayatı için büyük önem taşıyor
New York Times bu sorunun cevabını geçen yıl 24 Ağustos'taki
başyazısında açıkladı: "Eğer şimdi bildiklerimizi daha ne eden
biliyor olsaydık, Irak işgali genel bir halk protestosuyla engellenirdi." Bu ilginç itiraf aslında manaya geliyordu: Haberciler işlerini yapmamış ve Bush'un yalanlarını engellemek, ifşa etmek yerine bu yalanları kabul ederek, onaylayarak ve tekrarlayarak halkı kandırmıştı. Times'ın söylemediği ise kendi gazetelerinin ve geri kalan tüm medya Bush'un yalanlarını ortaya çıkarsaydı bir milyona yakın insanın bugün hâlâ hayatta olacağıydı. Bu çok sayıdaki kıdemli kuruluşlarda çalışan çok sayıdaki habercinin düşüncesi. Bir kısmıyla bu konuda bizzat konuştum, bir kısmı ise bunu kamuoyunun önünde açıkladı.
Ne kadar ironiktir ki, sansürün özgür denilen toplumlarda nasıl işlediğini, totaliter bir toplumda haber yaparken anlamaya başladım
İngiltere Savunma Bakanlığı biyolojik silahlar uzmanı Dr. David Keliy 17 Temmuz 2003 tarihinde evinin yakınlarındaki bir parkta bilekleri kesilmiş halde ölü bulunmuştu. Kelly, İngiliz hükümetinin Irak'taki savaşı haklı çıkarmak için Irak dosyasını abarttığını iddia etmişti. Olay her ne kadar tarihe normal bir ölüm olarak geçse de çoğu kişi aksini düşünmekteydi. İngiliz Parlamentosu'nun liberal demokrat milletvekili Norman Baker, İngiliz istihbarat servisleri ve polisinin Kelly'nin öldürüleceğini haber aldığını, ancak onu korumakta geciktiğini ve ölümün ardından diplomatik ve politik bir krizin önlenmesi için cinayetin
ört-bas edilip, olaya intihar süsü verildiğini iddia etti.
11 Eylül’de dünya tarihindeki en ciddi kırılmalardan biri yaşandı. El Kaide, ABD’nin siyasi, askeri ve ekonomik hedeflerini vurmuştu. Saldırıyla ilgili komisyonlar kuruldu, dünya ölçeğinde olağanüstü hal ilan edildi, binlerce insan göz altına alındı. Sonuç: Bir terör saldırısı...
60,70 ve 80’lerde Avrupa’daki bombalanma olaylarından sorumlu tutulan Gladyö örgütünün varlığını ifşa ederek yapılanma içindeki rolünü de itiraf eden eski İtalya cumhurbaşkanı Cossiga, Corriere della Sera gazetesine, “Ön safta İtalyan merkez solu olmak üzere, Amerika ve Avrupa’nın bütün demokrat unsurları gayet iyi biliyor ki, bu feci saldırılar (11 Eylül saldırıları) CIA ve MOSSAD tarafından, Arap dünyasını suçlamak ve Batılı güçleri Irak ve Afganistan’a müdahaleye tahrik etmek için planlanıp gerçekleştirildi” dedi. Ona göre bütün istihbarat teşkilatları bu gerçeği biliyor.
Çünkü Kurtuluş Savaşını yapan ve cumhuriyeti kuran ordu... Devrimleri yapan kadro hep aynı kadro. Durum böyle olunca Gazi Mustafa Kemal'in yazılı olmayan ve çok net biçimde altını çizdiği bir konu var: Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türkiye Cumhuriyeti devletini silahlı kuvvetlerin korumasına
bırakmıştır. Şimdi Kemalist ideolojinin iki tane ordusu vardır. Birincisi TSK. .. Bu çok anlaşılabilir, ikincisi eğitim ordusu, yani öğretmenler. Mustafa Kemal bu iki orduya emanet etmişti Cumhuriyeti. Öğretmen kesimi, yani eğitim ve öğretim kesimi Köy Enstitülerinin kapatılması ile zaten çöktü. Eğitim, öğretim projesi çökmüş olduğu için bugün cemaatler ve tarikatlar eğitim ve
öğretimde çok ön plana çıktı.