'Ataturk Sesleniyor.' kitabında Hıfzı Topuz'a hayran kalmıştım. En sevdiğim anı kitabı diyebilirim. "Devrim Yillari" kitabını takip ettiğim bir hesapta görmüş, okurum diye not almıştım. Biraz uzun sürdü okumam, evet. Cumhuriyetin ilk yillarina dönmek , devrimlerin doğusuna tanık olmak çok güzeldi. Yine muhteşem bir Atatürk tanımı mevcut Hıfzı Topuz'un dilinden. Anlamadığım yerler var elbette. Belki de ilk defa sorguladım. Atatürk gerçekten masasına oturan insanları rakı içmiyor diye sorgulamis ve eleştirmiş olabilir mi? Bir- iki yerde böyle anlatılmış. Çoklu parti sistemine geçilsin diye destek veren bir adamın rakı icmiyor diye karşısındaki kişiyi elestirmesi bana inandırıcı gelmiyor. Şapka devrimi, kadınların seçme ve seçilme hakkını alması, Latin harflerinin kabulü... Hepsini adeta yaşıyorsunuz kitapta. Fark ettim ki ezbere dayalı bu sistemde öğrendiğim birçok şeyi unutmuşum. Menemen olayını okurken ağladım ve kanım dondu resmen. Sahi neden okuduğumuz bazı şeyleri unuturuz?
Diğer tarafta kitapta gazete sahibi ve yazar Samim Bey'in aşk hayatı tam bir fiyasko. Gerçekten bu kitabın içinde bu kadar cinselliğe yer vermeye gerek var mıydı? Samim'in evliyken eski sevgilisi Fransız gazeteci Colette ile görüşmesi, Colette'nin röportajları vs. Bu ikisi arasındaki ilişki gerçeklikten uzak ve insani uzaklaştıracak değerde.