Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Din Felsefesine Dair Okumalar 1

Recep Alpyağıl

Din Felsefesine Dair Okumalar 1 Gönderileri

Din Felsefesine Dair Okumalar 1 kitaplarını, Din Felsefesine Dair Okumalar 1 sözleri ve alıntılarını, Din Felsefesine Dair Okumalar 1 yazarlarını, Din Felsefesine Dair Okumalar 1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hıristiyanlık
Hıristiyanlık başlangıçtan beri ölü bir hipotezdir.
Sayfa 170 - İz YayınlarıKitabı okuyor
Dini İnanç
Dini inanç kendini kumar diliyle ifade ettiğinde muhtemelen son kozunu oynuyordur.
Sayfa 165 - İz YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Toplum
Toplumu yaralayan şey, servetin yitirilmesi değil, toplumun hırsız yatağına dönüşmesidir.
Sayfa 159 - İz YayınlarıKitabı okuyor
848 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
(..)"Kendi kendime şunu sordum: "Belki de yer uzunluk, genişlik ve derinlik açısından sonsuz ve sınırsızdır; olamaz mı?" Fakat sonra [kendi kendime] şu cevabı verdim: "Öyle olsaydı, güneş, yerin etrafında her gün ve gecede bir kere [gerçekleşen] dönüşünü tamamlayacak şekilde onu kuşatamaz ve doğduğu yerden tekrar doğup, battığı yerden de tekrar batamazdı. Aynı şey, ay ve diğer yıldızlar için de geçerlidir." *Saadia Gaon (Said b. Yusuf el-Feyyûmî) **Kendisi ilk önemli Yahudi filozof ve Ahd-i Atik'in ilk Arapça mütercimidir. Kelama olan ilgim sebebiyle Allah'ın varlığının delilleriyle ilgili bir çok mütekellimden okumuşluğum vardır fakat el-Feyyûmî ile yeni tanıştım ve delilleri çok defa okumanın verdiği aşinalıktan pek de düşünmeye gerek olmayan şeyler gibi gözükse de, sözlerini ifade biçimi beni şaşırttı. Sonra okumak da bir yere kadar, bunları hakkıyla paylaşacağım birine ihtiyacım var diye düşündüm.
Din Felsefesine Dair Okumalar 1
Din Felsefesine Dair Okumalar 1Recep Alpyağıl · İz Yayıncılık · 201133 okunma
İçinde yer aldığımız evren, en basit haliyle bile, bizi devasa bir merak içinde bırakmakta ve bir açıklama yapmaya zorlamaktadır: “Evrenin yok olması mümkünken, o, neden ve niçin var oldu?" Onu, yine kendisiyle açıklamak bir kısır döngü olacağından, bir başka açıklama bulmak gerekecektir. Evrendeki değişim ve hareketin varlığı da açıklama bekleyen bir başka husustur. Bu değişimi, yine kendisi değişime tabi olan bir başka mümkün varlıkla izah etmek tutarsız olacaktır, zira bu takdirde, onun da nihai sebebini bulmak gerekecektir. Bu süreç, sonsuza kadar geriye doğru götürülemeyeceğinden, kendisi hareket etmeyen bir hareket ettirici, bütün nedenlerin nedeni olan bir ilk neden bulmak gerekecektir. Felsefi teizm açısından bu, Tanrı'dır.
İster istemez bahse girmek zorundasınız. Ve, bir kere oynamaya yükümlü olduktan sonra, içinde eşit kaybetme ve kazanma şansı olan bir oyunda bir hayata karşılık üç hayat kazanmak için riske girmemek sizin için hikmetsiz bir tercih olacaktır. Üstelik karşınızda sonsuz bir hayat ve sonsuz bir mutluluk var. Öyle olunca, yalnızca biri sizin lehinize olan sonsuz sayıda şans var olsaydı bile, iki kazanmak için bir bahse girmek hâlâ doğru olacaktı; ve, eğer kazanılacak olan şey sonsuz derecede mutlu bir hayatın sonsuzluğu idiyse, oynamaya mecbur olduğunuz ve sonsuz sayıdaki ihtimalden yalnızca bir ihtimalin sizin lehinize olduğu bir oyunda üçe karşı bir hayatı bahse koymayı reddederek yanlış bir şekilde davranıyor olacaktınız. Fakat burada sonsuz derecede mutlu bir hayatın sonsuzluğu var; sonlu sayıda bir kaybetme şansına karşı bir sonsuzu kazanma şansı, ve bahse koyduğunuz şey de sonlu. Bu durum bir tercihe mahal bırakmıyor, ortada bir sonsuzluk var olduğundan, ve kazanma şansına karşı kaybetme şansı sonsuz olmadığından, şüpheye hiç gerek yok, herşeyi vermelisiniz, işte bu bakımdan, oynamaya yükümlü olduğunuz bu hayat oyununda, şu sonlu hayatınızı sonsuz bir hayatı kazanmak için riske atmak yerine sonu hiçliğe varan diğer şıkkı tercih ediyorsanız, akıldan istifa etmeniz gerekir.
Reklam
Blaise Pascal
"Bu doğrudur, fakat en azından aklınıza şunu getirin: Akıl sizi inanmaya sevkettigi halde yine de inanamadığınıza göre, inanmaya muktedir olamayışınız, ihtiraslarınızdan dolayıdır. Öyleyse, Allah'ın varlığı hakkındaki delillerin sayısını çoğaltmakla değil, ihtiraslarınızın sayısını azaltmakla iman ve itikad sahibi olmaya çalışın. İmanı bulmak istiyor, fakat gidilecek yolu bilmiyorsunuz. İmansızlık illetinden kurtulmak istiyor, fakat devayı arıyorsunuz: bunu, vaktiyle sizin gibi elleri bağlı olan, ve şimdi sahip oldukları herşey pahasına bahse giren kimselerden öğrenin. Onlar sizin takip etmek istediğiniz yolu biliyorlar ve sizin kurtulmak istediğiniz illetten kurtulmuşlar: Siz de onların başladığı tarzda başlayın. Onlar sanki inanmış gibi davrandılar, kutsal suyu içtiler, ayinlere katıldılar, vs. Bu sizi tamamen fitri bir biçimde imana götürecek ve aklınızın kibirini kırıp daha munis kılacaktır.
Blaise Pascal
İster istemez bahse girmek zorundasınız. Ve, bir kere oynamaya yükümlü olduktan sonra, içinde eşit kaybetme ve kazanma şansı olan bir oyunda bir hayata karşılık üç hayat kazanmak için riske girmemek sizin için hikmetsiz bir tercih olacaktır. Üstelik karşınızda sonsuz bir hayat ve sonsuz bir mutluluk var. Öyle olunca, yalnızca biri sizin lehinize olan sonsuz sayıda şans var olsaydı bile, iki kazanmak için bir bahse girmek hâlâ doğru olacaktı; ve, eğer kazanılacak olan şey sonsuz derecede mutlu bir hayatın sonsuzluğu idiyse, oynamaya mecbur olduğunuz ve sonsuz sayıdaki ihtimalden yalnızca bir ihtimalin sizin lehinize olduğu bir oyunda üçe karşı bir hayatı bahse koymayı reddederek yanlış bir şekilde davranıyor olacaktınız. Fakat burada sonsuz derecede mutlu bir hayatın sonsuzluğu var; sonlu sayıda bir kaybetme şansına karşı bir sonsuzu kazanma şansı, ve bahse koyduğunuz şey de sonlu. Bu durum bir tercihe mahal bırakmıyor, ortada bir sonsuzluk var olduğundan, ve kazanma şansına karşı kaybetme şansı sonsuz olmadığından, şüpheye hiç gerek yok, herşeyi vermelisiniz, işte bu bakımdan, oynamaya yükümlü olduğunuz bu hayat oyununda, şu sonlu hayatınızı sonsuz bir hayatı kazanmak için riske atmak yerine sonu hiçliğe varan diğer şıkkı tercih ediyorsanız, akıldan istifa etmeniz gerekir.
"(...) Hadd-i zâtinde (Aslında) , mahiyyeten (nitelik) nafi (yararlı) olan bir şeyden, kendisinde araz (hastalık) hâlinde mevcut bir mazarret dolayısiyle sarf-i nazar edilmesi (vazgeçmek) iycab etmez. (Gerekmez) (...) Hatta diyebiliriz ki bazı pespaye (aşağılık) kimselerin bu kitaplarla iştigal (Uğraşma) yüzünden dalâlete (Sapkınlık) düştüklerini zannederek haiz-i salâhiyet olanları da hikmet (felsefe) kitaplarını mütalaadan (okuma) men'e kalkışmak; adeta bazılarının, suyun boğaza tıkanıp durması yüzünden öldüklerini vesile ittihaz (sayma) ederek susayan insanı, tatlı ve soğuk su içmekten menetmeye ve nihayet susuzluktan ölümüne sebebiyyet vermeye benzer. Çünkü, suyun boğaza tıkanıp durması yüzünden hasıl olan ölüm, bir emr-i arızidir, susuzluktan ölmek ise zati ve zaruri bir keyfiyettir." - İbn Rüşd
İnsana "eğer düşünmez ve hakkı bilmezsen, yalancılar arasında bulunup bulunmadığından emin olamazsın, böylece, gittiğin yolun sonsuz cehenneme ve büyük zarara çıktığı sonucuna ulaşırsın" denilip korkutulduğunda, kişinin korkması ve korktuğu şeyden sakınmasının gerekliliğini aklıyla bilmesi kaçınılmazdır. Öyleyse tefekkür edip düşünmesi lâzımdır, tıpkı ona gittiği yolda (olmadığı halde) yırtıcı bir hayvanın olduğu söylenip onun bundan korkarak araştırmaya başlaması gibi. Düşünmenin gerekliliği hakkında söylediklerimiz de böyledir. Bununla birlikte , kişi kendisi, sağlığı, kuvveti , âzâları, arzuları , haz alması gibi nimet eserleri üzerinde düşünüp bunlarla, zayıf ve hastalıklı olması arasındaki farkı kavradığında ona şöyle denir. Eğer düşünmeyip nimet veren Yaratıcıyı tanımazsan, O'nu inkara gidiyor olmadığından emin olamazsın. Halbuki Allah'a itaat, O'nu hakkıyla bildikten sonra vacib olur.
Reklam
Soru: Allah Teala'yı bilme yolunda düşünmenin akıl sahiplerine gerekli olduğunu nereden çıkarıyorsunuz? Cevap: Çünkü farklı görüsteki insanların ihtilaf ettikleri, bazılarını digerlerini tekfir ettileri ve her birinin farklı düşünen arkadaşını (hatada olmakla) korkuttugu işitildiğinde, bu görüşlerin tamamının hak olmasının doğru olmadığı bilinir. Zira bu görüşler arasında, alemin kadim oldugunu soyleyenlerin gorusu ile hadis oldugunu söyleyenlerin görüşü ve Allah'ın goruleceğini söyleyenlerin görüşü ile bunu inkar edenlerin görüşünde olduğu gibi, zıtlık vardır. Bunların tamamının batıl olması da mümkün değildir. Zira hakkın bu görüşlerden birinde olmaması, örneğin alemin ne kadim ne de hadis olduğuna inanmak da mümkün degildir Öyleyse bu görüşlerde hak olanın ve batil olanın bulunması gereklidir.
"Şuurdan yoksun hiçbir şey ... şuur ve akıl sahibi birinin idaresi altında olmadıkça, bir hedefe doğru yönelmez. Sözgelimi bir ok [hedefe yönetebilmek için] okçunun varlığını gerektirir. O halde tabiattaki her şey akıl sahibi bir kinişe tarafından hedefine yönlendirilmektedir ki biz bu kimseye Tanrı ismini veriyoruz."
Sayfa 407Kitabı okudu
Doğal Teoloji
  ''Bizimki kadar kompleks ve düzenli bir evreni bir yana bırakın, herhangi bir şeyin var olması bile son derece tuhaftır. Fakat eğer bir Tanrı varsa, onun böyle bir evreni yaratmış olması pek de ihtimal dışı değildir. Bizimki gibi bir evren güzel bir şeydir, ve insanlarla diğer yaratıkların gelişebildikleri ve kaderlerini çizebildikleri bir tiyatrodur. Bu durumdan Evrenden Tanrı'nın varlığına giden kanıt, karmaşık olgudan basit bir varlığa giden bir kanıttır.''
Bizimki kadar kompleks ve düzenli bir evreni bir yana bırakın, herhangi bir şeyin var olması bile son derece tuhaftır. Fakat eğer bir Tanrı varsa, onun böyle bir evreni yaratmış olması pek de ihtimal dışı değildir. Bizimki gibi bir evren, güzel bır şeydir, ve insanlarla diğer yaratıkların gelişebildikleri ve kaderlerini çizebildikleri bir tiyatrodur. Bu durumda Evrenden Tanrı'nın varlığına giden kanıt, karmaşık bir olgudan basit bir varlığa giden bir kanıttır.
Sayfa 555Kitabı okudu
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.