Adına aşina olduğumuz Doğu Ekspresi, Agatha Christie kalemiyle, bu kez bir cinayetle karşımıza çıkıyor. İstanbul'dan da bahsedilmesi ve kitabın Pera Palas'ta yazılması ilgimi çekti ve bu kitapla tanışmamı sağladı.
Olağan durumun dışında, tamamen dolu olan tren, yoğun yağış sebebiyle Vincovi ile Brod arasında bir yerde kar kütlesine saplanır. Trende gerçekleşen cinayet, öyle akıllıca ve öyle bilmecelerle kurgulanmıştır ki, bu olayı trenin yolcularından birisi olan, dedektifimiz Poirot'tan başkası çözemez.
Son derece sürükleyici ve merak duygunuzun hep canlı kalacağı bir roman. Ben kitabın sonuna kadar, katilin kim olduğunu tahmin edemedim, zaten kitap o kadar hızlı aktı ki benim düşünmeme fırsat olmadan olaylar çözüldü.
Sherlock Holmes külliyatının tamamına hakim olan birisi olarak, ister istemez kendinizi bir kıyaslama içinde bulabiliyorsunuz. Poirot karakterini sevip, zekasını ve çözüm kapasitesini çok beğensem de, Holmes'in yeri bende hep ayrı kalacak. Bazı yerlerin net olarak doldurulmamış gibi ve "ya burdan buraya olay nasıl geldi" diye anlamaya çalışmam bana böyle düşündüren etkenlerden biri olabilir.
Sevgili madam veya mösyö, - sanırım kitapta en sevdiğim şey, karakterlerin birbirine böyle hitap etmesiydi :) - kitabı severek okuyacağına eminim ve kesinlikle tavsiye edebilirim. İyi okumalar...