Eylül 2020. Yer Karabağ. İşgal altındaki Karabağ’ı kurtarmak için Türk askeri,özgürlük için savaşan Azerbaycan askerinin yanında savaşa katılıyor. Gazeteci Hilal Uluant,komutanın kızı. Ama bu onu ayrıcalıklı yapmıyor. Hilal,son derece cesur ,vatanını seven ve adalet peşinde bir gazeteci. Kameramanı ile birlikte ateş hattına yakın bir yerden çekim yapmak istedikleri bir gün beklenmedik bir patlama oluyor ve Hilal kendini bir çukurun içinde buluyor. Geldiği yön kapanan Hilal,çıkışın diğer ucuna yürüyor mecburen. Ermenistan askerlerine doğru yürüdüğünün farkında olmadan. Orada Ermeni Yüzbaşı Robert ile karşılaşıyor. Robert,Hilal’e yardımcı olsa da Hilal karşısındakinin düşman askeri olduğunu bir an bile unutmuyor. Bilmediği şey ise ,hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı.
.
Askeri kurguları okumayı çok seviyorum. Hele böyle dozunda aşk,entrika,aksiyon da olunca o hikaye benim için tadından yenmiyor. Ama bu hikayede görünenden daha fazlası vardı. Neredeyse ilk 100 sayfa bi şüpheyle okuyorsunuz. Şüpheleriniz doğru çıktığı anda ise asıl kaos başlıyor. Hilal’in,Robert’a duyduğu çekim,kendisine sürekli onun düşman olduğunu hatırlatması , ama yine de uzak duramaması. Kitabı çok sevdim. Yazardan okuduğum ilk kitaptı ama asla son olmayacak.
.
Bir de bu denli can alıcı bir yerde bitmeseydi,devam kitabını beklemek daha katlanılır olabilirdi.Her yaştan okurun rahatlıkla okuyabileceği bir kitap. Türü sevenlere tavsiyemdir