Sayfa Sayısına Göre Gariplerin Kitabı Sözleri ve Alıntıları
Sayfa Sayısına Göre Gariplerin Kitabı sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Gariplerin Kitabı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Düşündüğüm bir şey var ve güneşin bu akşam batacağını bildiğim gibi biliyorum ki, neresinden yazmaya başlarsan başlayayım, yazma işini geliştirdiğim anda bir hayatıma girecek ve bu düşündüğüm şeyi, bu kafamın uğraşılıp kazanılmış berraklığının son ufak parçasını kafamdan alacak Ve onu ellerinde bir miktar toprağı toz haline getirircesine ezecek. Bundan ne kadar korkuyorsan bunu o kadar da istiyorum. Ben hep kafamın gereklerine göre yaşadım. Başıma gelenler de hep kafam dolayısıyla oldu. Ama şimdi kafama iyi kullanıyordum? Ve ölüm beni kendine çektiği halde niye bulamıyordu beni?
...Bir uzun sessizlikten sonra, Si Hamud elini kolumun üstüne koydu ve konuştu: <Kıyametin nasıl kopacağına dair bir hikaye anlatılır. Dünyanın muazzam kalabalığı gırtlağına kadar cehalete, şiddete ve cinnete gömülmüştür. Kocaman milyonluk şehirlerden birinde iki halsiz, ihtiyar kadın, unutulmuş, canlıcenazeye dönmüş görünüşleriyle bir köşede büzülmüş bu bitip tükenmek bilmeyen korkunç sahneleri gözlemektedir. Kadınlardan biri ötekine döner ve şöyle der, '' Felaket. Şunlara bak. Her birimize bir bak. Hiçbir şey anladığım yok. Nedendir? Bu büyük âlem neden, bu dünya, bu milyonlarca insan böyle aşağılık halde? Anlamı ne bunun? Bir bilen oldu mu hiç?''
< Bir uzun sessizlikten sonra, öbür kadın elini arkadaşının kolu üstüne koydu, şöyle dedi:
"Hatırlıyorum, henüz genç bir kızken, uzun, çok uzun zaman önce, dilenen bir garip adam gelmişti şehrimize. Bizim gibi paçavralar içindeydi ve sivri bir külah vardı başında. Hâlâ hatırlıyorum elini kolumun üstüne koyduğu zaman gözlerinde doğan sükûneti, o anda bana şöyle fısıldamıştı, Lâ ilâhe illallah." >
Felaket, şunlara bak. Her birimize bir bak. Hiçbir şey anladığım yok. Nedendir? Bu büyük âlem neden, bu dünya, bu milyonlarca insan böyle aşağılık halde? Anlamı ne bunun? Bir bilen oldu mu hiç?
Gidiyorum. Kütüphaneyi, evimi, dostlarımı yaşadığım şehri terk ediyorum. Nereye gideceğimi bilmiyorum. İşin tuhafı kütüphaneyi bir kitap bulmak için terk ediyorum. Bu arayışta bana yol gösterecek tek şey benden önceki kütüphane görevlisinin not defteri.
Felaket. Şunlara bak. Her birimize bir bak. Hiçbir şey anladığım yok. Nedendir? Bu büyük alem neden, bu dünya, bu milyonlarca insan böyle aşağılık halde? Anlamı ne bunun?
hiç olmazsa beni bu noktaya getiren olayları kaydetmek istiyorum, çünkü bunları anlayabilirsem hala yola çıkmaya gerek kalmayacağına dair bir his var içimde.
Kitaplar bölümünde çalıştığım zaman keyif olsun diye okuduğum bazı metinlerden öğrendiğime göre beton kütlelerden oluşan yapılar acun içinde bulunan bazı enerji kaynaklarıyla -hatırladığıma göre buna ‘prana’ diyorlar- temasa geçilmesini önlemekte ve bu durum zihni çöküntü, hatta zindan duygusu yaratmaktaydı.
Kitaplar bölümünde çalıştığım zaman keyif olsun diye okuduğum bazı metinlerden öğrendiğime göre beton kütlelerden oluşan yapılar acun içinde bulunan bazı enerji kaynaklarıyla -hatırladığıma göre buna "prana" diyorlar- temasa geçilmesini önlemekte ve bu durum zihni çöküntü, hatta zindan duygusu yaratmaktaydı.
Kitap okuyan kafanın önceleri uyduğu kanıtlar, elde ettiği yeni bilgilerle temelinden değişebilirdi. Toplumsal bakımdan önceden planlanması yapılamayan bir birim kurmak tehlikeliydi; evcilleştirilmiş sonuçlar elde edilebildiği takdirde böyle bir birimin faydalarını görmek de çok kolaydı.