Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Göstergebilimsel Serüven

Roland Barthes

Göstergebilimsel Serüven Gönderileri

Göstergebilimsel Serüven kitaplarını, Göstergebilimsel Serüven sözleri ve alıntılarını, Göstergebilimsel Serüven yazarlarını, Göstergebilimsel Serüven yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Açılmamış kitap kolilelerini yokladım ve bir çok sürprizle karşılaştım. Okuduğum kitapları hatırladım:
Böyle Buyurdu Zerdüşt
Böyle Buyurdu Zerdüşt
,
Öteki Renkler
Öteki Renkler
,
Göstergebilimsel Serüven
Göstergebilimsel Serüven
,
Akıl Tutulması
Akıl Tutulması
,
Edebiyat Kuramı
Edebiyat Kuramı
,
Şarkiyatçılık
Şarkiyatçılık
gibi daha niceleri. İlk abone olduğum edebiyat dergilerinden KitapHaber dergisini gördüm: 1998, 1999 yıllarına ait. 8.sayısında Şair İbrahim Tenekeci'yle söyleşmiş. Ne demiş İbrahim Tenekeci: "Şiir işaret fişeği gibidir, gösterir ama götürmez." 10. sayısında (Haziran 1999) İsmet Özel'le söyleşmiş. Ne demiş: "Sen tavşan sanıyorsun; ama o zafer işareti, sen zafer işareti sanıyorsun; ama o tavşan." 1997-2006 arası yayımlanmış bir dergiydi. Yine çok kısa soluklu bir dergi: Müsvedde'nin tek sayısı elime geçti. 11-12 sayı sürdü. Bendeki 10.sayı. 2010 yılına ait. Arkadaşlarımın yazıları ve şiirleri var. (Edebiyat) Dergiler genelde kısa soluklu oluyor ve kısa bir edebiyat tarihi veriyor bize.
Dil kendi kumaşından yapılmış yamalarla kaplı bir giysidir.
Sayfa 180Kitabı okudu
Reklam
Şehir bir yazıdır; şehirde dolaşan kimse bir başka deyişle şehri kullanan ve yaşayan kimse (yani biz hepimiz), kendi zorunlukları ve yer değiştirmelerine göre sözcenin parçalarını ayırıp bunları gizlice, kendine göre gerçekleştirmek isteyen bir okura benzer. Bir şehirde dolaştığımızda, hepimiz, bir tek dizesini değiştirdiğimizde farklı bir şiirle karşılaşacağımız Queneau'nun 100 000 Milyon Şiir'inin (100 000 millions de poèmes) okuru durumundayız demektir. İşte bizler de, bir şehirde yaşadığımızda, farkında olmadan biraz bu öncü okur konumunda bulunuruz.
Sayfa 214 - Yapı Kredi Yayınları
Göstergeler amatörü, yani göstergeleri seven kimse; şehirlerin amatörü yani şehirleri seven kimse. Çünkü ben hem şehirleri hem de göstergeleri seviyorum.
Sayfa 207 - Yapı Kredi Yayınları
Şehir bir söylemdir; bu söylem de gerçekten bir dildir: Şehir, sakinleriyle konuşur; biz, içinde bulunduğumuz kenti konuşuruz; bunu da orada yaşayarak, orada dolaşarak, ona bakarak yaparız. (...) Tıpkı sinema dili ya da çiçeklerin dili gibi şehrin dilinden eğretilemeli olarak söz etmek son derece kolaydır.
Sayfa 210 - Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Modern insan, kentlerin insanı yaşamını okumakla geçirir. Öncelikle ve de özellikle görüntüleri, el kol-baş hareketlerini, davranışları okur: Şu otomobil bana sahibinin toplumsal statüsünü, şu giysi bana şaşmaz biçimde onu giyenin konformizm ya da eksantriklik derecesini, şu aperitif (viski, perno** ya da beyaz şarap ile frenk üzümü likörü karışımı) de konuğumun yaşam tarzını belirtir.
Sayfa 185 - Yapı Kredi Yayınları
(...) dil her zaman için, hatta bireysel düzeyde bile toplumsallaşmıştır, çünkü bireyle konuşurken her zaman belli oranda onun dilini, özellikle de sözcük dağarcığını ("dil alanında özel mülkiyet yoktur") kullanmaya çalışırız:
Sayfa 35 - Yapı Kredi Yayınları
Dil, bir bakıma, dilyetisi eksi Sözdür: Hem bir toplumsal kurumdur, hem de bir değerler dizgesidir. Toplumsal kurum olarak, hiçbir biçimde bir edim değildir, her türlü önceden tasarlamanın dışında kalır; dilyetisinin toplumsal bölümüdür. Birey onu tek başına ne yaratabilir, ne de değiştirebilir. Özü bakımından, ortaklaşa bir sözleşmedir, bildirişim kurmak istenirse buna tümüyle uymak gerekir; üstelik bu toplumsal ürün, kuralları olan bir oyun gibi özerktir, çünkü, ancak öğrenildikten sonra kullanılabilir.
Sayfa 30 - Yapı Kredi Yayınları
Dil sözleşmeye dayanan (bir bölümüyle buyrultusal [keyfi] ya da daha doğrusu nedensiz) bir değerler dizgesi olduğu için bireyin tek başına yol açtığı değişikliklere karşı direnir, bu nedenle de toplumsal bir kurumdur.
Sayfa 31 - Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Reklam söz konusu olduğunda, ikinci gösterilen (ürün) her zaman açık sözlü, yani ikiliğini gösteren bir dizge tarafından gizlenmeden sunulur, çünkü bu apaçık dizge yalın bir dizge değildir. Gerçekten de, reklam dili ("başarılı" olduğunda) iki bildiriyi birbirine ek- lemleyerek, dünyanın çok uzun süreden beri uyguladığı, dünyanın sözlü bir tasarımına, gösterimine iletir bizi: Bu da "anlatı"dır. Her reklam, ürünü söyler (bu onun yananlamıdır) ama başka şey anlatır (bu onun düzanlamıdır). Dolayısıyla, reklamı, bizler için ruhsal beslenmenin büyük besinleri olan yazın, gösteri, sinema, spor, Basın ve Modanın yanına koyabiliriz ancak: İnsanlar, ürüne reklam dili aracılığıyla dokunurlarken, ona anlam verirler ve böylece de onun basit kullanımını zihin deneyimine dönüştururler
Eğer düzanlamlı bildiri "iyi" ise, reklam zenginleştirir; "kötü" ise reklam zarar verir. Peki ama, bir reklam bildirisi için "iyi" ya da "kötü" olmak ne demektir? Olayı, bir sloganın etkili olmasına bağlamak soruya yanıt vermek değildir, çünkü bu etkililiğin yolları belirsizdir: Bir slogan inandırıcı
İkinci bildirinin çıkarcı amacını,ileri sürdüğü savın nedensizliğini, göz korkutucu sertliğini ortadan kaldırır. Sıradan bir çağrı (satın alın) yerine, Astra ya da Gervais satın almanın doğal olduğu bir dünyanın görünümünü koyar. Böylece ticari nedenlilik gizlenmiş değil de çok daha geniş olan bir tanıtmayla ikilenmiş olur; çünkü bu durum okuru, insanı ilgilendiren büyük temalarla bağlantıya sokar: Zevki, varlığın yavaş yavaş ve sürekli erimesiyle ya da bir nesnenin mükemmelliğini altının saflığıyla her zaman bir tutan temalarla. Reklamın yananlamlı dili, ikili bildirisiyle, alıcıların insanlık yaşamı içine düşü sokar yeniden: Düşü, yani hiç kuşkusuz belli bir yabancılaşmayı (rekaket toplumunun yabancılaşması) ama aynı zamanda belli bir gerçeği (şiirin gerçeğini).
Bu gösterilen tektir ve bütün reklam bildirilerinde her zaman aynıdır: Bir tek sözcükle belirtecek olursak, ilan edilen ürünün mükemmelliğidir bu. Çünkü, her ne kadar Astra ya da Gervais hakkında gerçek anlamda bir şey söylenmiş olsa da, sonuçta bana bir tek şey söylenmiş olur: Astra yağların en mükemmeli, Gervais de dondurmaların en mükemmelidir. Bu tek gösterilen neredeyse bildirinin temelini oluşturur, bildiri sunmadaki amacı tümüyle tüketir
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.