Gulyabani kitabının bir sipariş üzerine kaleme alındığını biliyor muydunuz? Kitap Hanımnine'den yazara mektup ile başlar ve devamında yazarımızın cevabına yer verilir. Hanımnine, meşrutiyetten sonra dilimizin değiştiğini söyler. Oysa o, yaşıtı hanımlarla bir araya geldiğinde okuyabileceği, onların da hikayeye dahil olabileceği bir eser istemektedir. Çünkü bu hanımların okuma ve yazması yoktur.
Günümüzde böyle bir olasılığın varlığını hayal etsenize... Düşünün, en sevdiğiniz yazara mektup ile ulaşıp haberleşebiliyor, kurgusunun ana hatlarını sipariş verdiğiniz bir kitap yazmasını istiyorsunuz. Yazar da bunu kabul ediyor ve bir kitap yazıyor.
Kitabı okumaya bu düşüncelerle başladım. Acaba kime mektup yazar ve nasıl bir istek bulunurdum?
Kitap küçüklüğümüzdeki Gül yabani filmiyle kafamızda canlanıyor. Cinler, periler bir çiftlikte kol geziyor. Ancak bir komplo söz konusu, kitabın sonunda da bu komplo ortaya çıkıyor.
Masalsı bir dille anlatılan olaylar akıcı ve yer yer eğlendiriciydi. Ama tarzım olmayan bir türdü çok fazla sevemedim.
Gulyabani kitabının en başında çok sıkı bir okuyucusunun yazara yazdığı mektuba cevaben kaleme alındığını görmem küçük bir şoktu
Sonrasında hikaye anlatıcı Muhsine hanımın dilinden başlar.. Özetle yaşanmış bir olaydır ve anlatıcısının da her daim ısrarlara dayanamayarak kalabalık oturmalarda dile getirdiği gerilim dolu bir hikayedir.
Özetle,