Bir hayal kırıklığı daha... Arka kapakta vadedilen "Cüzzamlı insanların hayatta kalma mücadeleleri" açıklaması tamamen uydurma. Hayatta kalmaktan ziyade, kaçıp gitme mücadelesi demeliydiler. Yorumum biraz "spoiler"lı olabilir ama hikaye özetle şöyle(sonunu yazmadım tabii ki): Cüzzamlı bir grup adamı (ve yaşlı bir kadını) bir binaya kapatmışlar (güya hastane), başlarındaki doktordan ya da güvenlikten bahseden yok! Yakınlarda bir fabrika var, işçileri iktidarı protesto ediyor ara sıra. Güvenlik güçleriyle çatışıyorlar, ölenler oluyor. Bizim kahramanımız ise arkadaşı Robert ile birlikte kaçma planları yapıyor. Bu arada hastanede doğal ve doğal olmayan ölümler de oluyor, (yine görevli kimseden bahsedilmiyor) bizimkiler gömüyor ölenleri. Sonunu elbette yazmayacağım ama buraya kadar anlattıklarımdan da anlaşılacağı üzere ben pek sevmedim kitabı. Yani yazarın tam nereye vurgu yaptığını anlayamadım; cüzzamlıların hislerinden bahsetmiyor pek (mesela Albert Camus'un Veba'sında insanı içine çeken bir duygu-durum söz konusuydu, bunda kesinlikle her şey çok yüzeysel), Çavuşesku'nun neden sevilmediğinden de (devrim neden oluyor, halk ne istiyor hiçbir bilgi verilmiyor)... Kısa bir kitap olmasına rağmen okumakta oldukça zorlandım. Bittiği için memnunum, hatta Allahtan kısa da daha fazla zaman kaybetmedim diye seviniyorum. Gerçek bir hikaye olması hikayeyi benim için gerçekçi kılmadı maalesef, anlatımdan dolayı sevemedim belki de, bilemiyorum. Uzun sözün kısası, tavsiye etmiyorum. =)