Öncelikle şunu söylemeliyim, yazarın öyle akıcı bir anlatım dili var ki yazar, daha ilk sayfalardan itibaren okuyucuyu olayın içine çekmeyi başarıyor. Peki, olay nedir? Samson ile Beyah'ın aşkı... Bu iki karakter dışardan bakılınca birbirlerine zıt gibi gözükseler de zaman geçirdikçe ortak yönlerini keşfediyorlar. Ve haliyle yakınlaşıyorlar. Ne var ki esasında onlarca suça karışmış olan Samson, yaz bitiminde Hava Kuvvetleri Akademisi'ne gideceği yalanını uydurmuştu. Dolayısıyla ya kalp kırıklarıyla sona eren bir yaz aşkı yaşanacaktı ya da uzun soluklu bir ilişki. İşte bu olasılıkların önüne koyulduğu okuyucu, merak duygusuyla tabiri caizse yanıp tutuşturuluyor. Öte yandan olay örgüsüne kronolojik olarak baktığımızda, Beyah'ın fakirlikle sınandığı geçmişiyle karşılaşıyoruz. Tek gecelik bir ilişkinin meyvesi olan Beyah, madde bağımlısı olan annesiyle hayata tutunmaya çalışırken annesi babasından aldığı tüm nafakayı Beyah'tan habersiz sadece ve sadece maddeye yatırıyor. Hal böyle olunca Beyah, dibine kadar yokluk çekiyor. Yiyecek yemek dahi bulamayan Beyah, cılız kalıyor. Beyahın bu sefil hayatı annesinin ölümünden sonra babasının yanına gitmesiyle son buluyorsa da bu defa Beyah, bir aşk meltemine kapılıyor. Öylesine derin, öylesine sürükleyici bir roman ki bu, sıkı okurlar mutlaka bir şans vermeli bu romana.