Hoşgörü Üstüne Bir Mektup

John Locke

En Beğenilen Hoşgörü Üstüne Bir Mektup Yorumları ve İncelemeleri

En Beğenilen Hoşgörü Üstüne Bir Mektup sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Hoşgörü Üstüne Bir Mektup kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
83 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
John Locke; özel mülkiyet hakkının sınırlarını tanımlamasıyla ve Tabula Rasa yani insan zihni doğuşta boş bir levha olduğu bilginin ancak deneyimleme öğrenebileceğini söyler. Bu kitabında ise dinsel hoşgörüyü ve özel mülkiyet (maddi olarak değil de kişinin özgür yaşaması) ayrıntıları ile anlatır. Sınırsız din özgürlüğünü savunur. "Devlet, bana göre, sadece kendi sivil çıkarlarını tedarik etmek, korumak ve geliştirmek için teşkil edilmiş bir insan toplumudur. Sözünü ettiğim sivil çıkarlar, hayat,özgürlük, sağlık ve bedenin dinlenmesi; ve para, araziler, evler, eşyalar ve benzeri gibi maddî şeylerin mülkiyetidir" der. Ayrıca devletin kendi alanı ile din alanın ayrılmasını, kimsenin din inançlarına göre hiç bir şeklide yargılanamayacağını söyler. Kitabın genelinde altı çizilecek o kadar değerli görüşler var ki okudukça hayran kaldım. Kitabın bir yerinde şöyle der: "belli bir kimsenin, bir diğer kişiye, başka kilise veya dindendir diye, sivil çıkarları konusunda zarar vermeye hiçbir surette hakkı yoktur. Bir insan yahut bir yerde ikamet eden kişi olarak ona ait olan bütün hakların ve ayrıcalıkların bozulamaz bir şekilde korunması gerekir. İster bir Hristiyan, ister bir putperest (pagan) olsun, ona hiçbir şiddet yöneltilmemeli ve kötülük edilmemelidir. "
Hoşgörü Üstüne Bir Mektup
Hoşgörü Üstüne Bir MektupJohn Locke · Liberte Yayınları · 2012398 okunma
83 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
17.yy filozofu olan aydınlanma ve akıl çağının kurucusu kabul edilen John Locke'ın kaleminden hoşgörü ve sağduyu dolu bir kitap... Dinlerini yaşayan insanların farklı mezhepten veya farklı dinden insanlara, putperestlere hatta hiç bir ruhani inanç taşımayan ateistlere (düşüncelerine katılmasa bile) saygı duyması, hoşgörülü davranması gerektiği ve toplumsal yaşamın bunu gerektirdiğini düşünüyor. Farklı dinden insanların birbirleri için sapkın ve bölücü olamayacağını söylüyor. Devletin sivil siyasi otoritesinin bireylerin dini özgürlüklerine el uzatmamaları gerektiğini, devletin görevinin bireylerin hayatını, haklarını ve mülkiyetlerini korumakla sınırlı olduğunu, siyasi otoritesini kullanarak bireylerin ruhani özgürlüğüne müdahale edip onları (kendi istediği şekilde) inanmaya zorlama hakkının olmayışından bahsediyor. "Tanrı hiç kimseye bir başkasını kendi dinine zorlamaya yönelik bir yetki vermemiştir. Ve böyle bir güç insanların rızasıyla yönetime de verilemez." "Eğer siyasî yönetimin yetkisi böylesine genişlerse, dinin içine yasal bir şekilde neler dahil edilmez ki?" Sivil yönetimin herhangi bir inanç merkezine diğerlerinden daha fazla imtiyaz vermemesi gerektiğini "ne sivil yönetim ibadethanelere ne de ibadethaneler sivil yönetimlere yeni haklar veremez" sözü ile savunmuştur. 7'den 70'e herkesin okuması gereken, okurken de bir yandan düşünüp içinde bulunduğu topluluğun, topluluğu yöneten siyasi otoritenin ne kadar bu düşüncelere yatkın olduğunu sorgulaması gerektiği kanaatindeyim.
Hoşgörü Üstüne Bir Mektup
Hoşgörü Üstüne Bir MektupJohn Locke · Liberte Yayınları · 2012398 okunma
Reklam
83 syf.
·
Puan vermedi
·
11 saatte okudu
Din ve Vicdan Özgürlüğü
Bir günlük okuma serüvenimde bu kitapla ilgili kısaca şunları söyleyebilirim. 17.yy ın belki de en önemli düşünürü kabul edilen John Locke' un Tölerans kavramının neleri içerdiğini, devletin ne demek olduğunu, sivil yöneticilerin sorumluluklarını yansıtan bir nevi sivil anayasa hükmünde sayılabilecek mektupları yaşarken dillendirmeye cesaret
Hoşgörü Üstüne Bir Mektup
Hoşgörü Üstüne Bir MektupJohn Locke · Liberte Yayınları · 2012398 okunma
83 syf.
·
Puan vermedi
İngiliz filozof John Locke, İngiliz klasik liberalizm düşüncesinin öncüsü olup meşruti demokrasinin temel fikirlerini tutarlı bir şekilde toparlayabilen ilk yazardır. 17. yüzyılın en önemli düşünürlerinden biridir. Aslında birçoğumuz onu felsefe dersinde "Tabula Rasa" (Latince: Boş Levha) teorisi ile yani insan zihninin doğuştan boş olduğunu ve bilginin deneyimlerle kazandığı savıyla da tanıyabilir. Kitabı okurken ben çok zorlandım ne yazık ki benim için akıcı değildi. Ayrıca john locke ‘ un kendi dini içinde yaşanılan çatışmaları ısrarla başka bir millet üzerinden başka bir milletin dini üzerinden yapması ne kadar etik ve ne kadar erdemli bir davranıştı bunu sorguladım. Özellikle “Türkler ve Müslümanlar” üzerinden düşmanca birlik çağrısı yapması bir filozof için çirkin bir durum. Hoşgörü, insan toplumlannın kalıcı barış ortamında yaşayabilmelerinin önşartıdır. Bu sadece bugün böyle değildir. Dün de böyleydi, yarın da böyle kalacaktır. Hoşgörünün iki temel alanı vardır. Birincisi toplumsal hoşgörüdür. Toplumsal hoşgörünün sosyolojik bir olgu olarak yerleşmesi zaman alır. Hoşgörünün ikinci boyutu siyasal alanla, daha doğrusu devletin toplumsal hayattaki yeriyle ilgilidir. Toplumlarda hoşgörü probleminin doğmasına yol açan hoşgörünün çözmeye yöneldiği temel problemlerden biri insanların farklı dinlere veya aynı dinin değişik yorumlarına inanmalarından kaynaklanmaktadır. John Locke yaklaşık üç yüz yıl önce bu deneme­ sinde hoşgörü problemini, özellikle dinî mesele­ ler çerçevesinde, enine boyuna tartışmaktadır.
Hoşgörü Üstüne Bir Mektup
Hoşgörü Üstüne Bir MektupJohn Locke · Liberte Yayınları · 2012398 okunma
83 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Locke'un hoşgörü savunması, aradan geçen üç yüz yıla rağmen, bireylerin devletle ilişkilerinin hoşgörü çerçevesinde nasıl düzenlenebileceğine ilişkin sağlam bir teorik ve pratik zemin sunuyor. Kitabın toplum ve siyaset ajandamızdan hiç düşmeyen laiklik tartışmalarında şekillenmiş olan ve tuhaf bir biçimde içine sıkışıp kaldığımız paradigmayı anlamamızı, en azından onun üzerine farklı bir alternatiften hareketle düşünmemizi sağlayabilir. Din'in yanlış uygulamaları ve düşüncelerini bize açıkça gösteren, farklı dinden kişilerin kanun hükmünce eşit olduğunu savunan ve buna göre eşit yargılanmasını savunan, ve elbette ki Din ve Devlet işlerinin birbirinden ayrı tutulmasını yani laikliği katiyetle savunan bu mükemmel eseri kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum.
Hoşgörü Üstüne Bir Mektup
Hoşgörü Üstüne Bir MektupJohn Locke · Liberte Yayınları · 2012398 okunma
83 syf.
·
Puan vermedi
John Locke'un 1689 yılında kaleme aldığı "Hoşgörü Üzerine Bir Mektup", dini hoşgörü üzerine yazılmış en önemli eserlerden biridir. Locke, bu eserinde, insanların doğası gereği dini konularda özgür olduklarını ve devletin bu konudaki müdahalelerinin yanlış olduğunu savunur. Locke'un hoşgörü anlayışı, insanın doğuştan sahip olduğu bazı haklara dayanır. Bu haklar arasında, dinini seçme hakkı da vardır. Locke'a göre, insanlar, kendi dini inançları doğrultusunda yaşama hakkına sahiptirler. Bu hak, devletin müdahalesiyle kısıtlanamaz. Locke, hoşgörünün, toplumda barış ve huzurun sağlanmasına katkıda bulunacağını savunur. Ona göre, farklı dinlerden insanların bir arada yaşamaları için, devlet, dini konulardaki baskı ve ayrımcılığı ortadan kaldırmalıdır. "Hoşgörü Üzerine Bir Mektup", günümüzde de güncelliğini koruyan bir eserdir. Bu eser, dini hoşgörünün önemini ve toplumsal barış için gerekliliğini hatırlatmaktadır.
Hoşgörü Üstüne Bir Mektup
Hoşgörü Üstüne Bir MektupJohn Locke · Liberte Yayınları · 2012398 okunma
Reklam
30 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.