Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hukuk Felsefesinin Prensipleri

Georg Wilhelm Friedrich Hegel

Hukuk Felsefesinin Prensipleri Sözleri ve Alıntıları

Hukuk Felsefesinin Prensipleri sözleri ve alıntılarını, Hukuk Felsefesinin Prensipleri kitap alıntılarını, Hukuk Felsefesinin Prensipleri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Öte yandan, yukarıda görüldüğü gibi, kanıların ve bunların ifadesinin, işlenmiş bir eyleme dönüşmesini ve böylece bir gerçek varlık kazanmasını sağlayan unsur, başkalarının zekâsı, prensipleri ve kanılarıdır. Bu nedenle, eylemlerin bu veçhesi, yani etkinlikleri ve bireyler için, toplum ve devlet için oluşturdukları tehlike (S 218), üzerinde yer aldıkları zeminin tabiatına bağlıdır. Nitekim, bir barut yığını üzerine düşen bir kıvılcımın oluşturduğu tehlike, kum toprak üzerine düşen bir kıvılcımın oluşturduğu tehlikeden çok farklıdır, çünkü toprağa düşen kıvılcım hiçbir iz bırakmadan kaybolup gider.
Sayfa 304 - SümerKitabı okudu
Fakat, eylemlere değerini veren şeyin iyi yüreklilik, iyi niyet, vicdanî kanaat olduğu bir kere ilân edilecek olursa, artık ortada ne ikiyüzlülük, ne de genel olarak kötülük kalır, çünkü yapılan her şeyi iyi niyet ve sâikler üzerinde düşünerek iyi bir şey haline getirmenin yolu daima bulunur ve, böylece, vicdanî kanaat sayesinde o şey iyi olur. Bu durumda artık kendiliğinde ve kendisi-için ne suç, ne de kötülük var demektir ve yukarıda sözü geçen o, iç huzuru yerinde, kaşarlanmış, katıksız ve "pervasız" suçlunun yerine, şimdi artık karşımızda iyi niyet ve kanaat ile vicdanı aklanmış bir kişi vardır. Eylemimdeki iyi niyet ve eylemimin iyiliği hakkındaki vicdanî kanaatim, eylemimi iyi yapar. Bir eylem hakkında hüküm vermek, onu değerlendirmek söz konusu olduğunda, bu prensip uyarınca, bu ancak eylemi yapan kişinin niyetine, kanaatine, inancına göre yapılabilir. Fakat burada inanç, İsa'nın istediği anlamda alınmamıştır, yani objektif hakikat inancı değildir. Bu yüzden kötü bir inanca, yani muhtevaca kötü bir vicdanî kanaate sahip kimse hakkında verilecek hüküm de ona göre, yani kötü, olur. Fakat burada aksine olarak inanç, kişinin vicdanî kanaatine sadık kalması anlamında alınmıştır. Öyleyse, eylem hakkında sorulacak soru şu olabilir: "Eylemi yapan kişi, eyleminde vicdanî kanaatine sadık kalmış mıdır? Böylece, kişinin vicdanî kanaatine formel sübjektif sadakati, içinde iyilik bulunan biricik şey yapılmış olmaktadır.
Sayfa 157 - SümerKitabı okudu
Reklam
Büyük bir deha [Büyük Friedrich], bir genel yarışma konusu olarak, şu soruyu ortaya koymuştu: "Bir halkı aldatmak mübah mıdır?" Bu sorunun cevabı şu olmak gerekirdi: bir halk kendi cevhersel temeli, mahiyeti ve esprisinin belirli karakteri hakkında aldatılamaz; ama, bu şeyler hakkındaki bilgisinin modalitesine ve yaptığı işler, yaşadığı tecrübeler vs. hakkındaki hükümlerine gelince, bu konuda o kendi kendisini aldatır. Şu halde, genel kanı, hem sayılmaya, hem de yerilmeye lâyıktır. O, dolaysız somut bilinci ve bunun somut tezahürü bakımından yerilmeyi; bu somut tezahürün içinde, az ya da çok bulanık bir şekilde, kendini gösteren mahiyetsel temeli bakımından saygı görmeyi hak eder. Fakat, genel kanının kendisinde, cevhersel unsuru bulup çıkarmaya yarayan bir kriteryum, yahut onu belirli bir bilgi düzeyine çıkarabilecek bir güç yoktur. Bunun için, hayatta olsun, bilimde olsun, herhangi bir büyük ve rasyonel iş başarabilmenin birinci formel şartı, genel kanıdan bağımsız olmaktır. Genel kanının, daha sonra, bu büyük başarıyı minnetle benimseyeceğine ve onu önyargıları sırasına koyacağına kesin gözüyle bakılabilir.
Sayfa 301 - SümerKitabı okudu
Ünlü bir söze göre
"Yarım felsefenin insanı tanrıdan uzaklaştırdığını, hakiki felsefenin ise tanrıya götürdüğünü söyler..."
Ayrıca, bu kontrol, görevlilerin ortak çıkarlarından doğan bazı engellerle de karşılaşabilir; bunlar, yöneticilere karşı olduğu gibi üstlerine karşı da kendi içine kapanık bir klik oluşturabilirler. Kurumları henüz iyice gelişip olgunlaşmamış devletlerde bu gibi direnişlere karşı mücadele, bazen hükümdarın yüksek müdahalesini-haklı olarak-gerektirebilir.
Sayfa 284 - SümerKitabı okudu
Reklam
Sübjektif garantiler olarak, halk sevgisini, sadakat yeminini, kuvveti düşünebiliriz, ama siyasî anayapı söz konusu olunca ancak objektif garantiler geçerli olabilir. Bu garantiler ise kurumlardır, yani organik olarak belirlenmiş ve birbirlerini karşılıklı olarak şartlandıran momentlerdir. Böylece, genel olarak kamu özgürlüğü ve tahtın verasetle intikali, birbirlerinin karşılıklı garantisidirler ve birbirlerine çözülmez bir bağla bağlıdırlar, çünkü kamu özgürlüğü objektif siyasî anayapıdır ve soydan gelme hükümdarlık gücü, göstermiş olduğumuz gibi, bu siyasî anayapının kavramında içerilmiş bir momenttir.
Sayfa 279 - SümerKitabı okudu
Ezilenlerin dinde teselli bulduklarını ileri sürmekle, istibdada karşı her türlü nefret duygusunun ortadan kalkacağını sanmak ciddiyetten uzak bir tutum sayılabileceği gibi, dinin bazen bâtıl inanış zincirleri içinde en çetin kölelik şartlarına ve insanın hayvandan da aşağı bir dereceye inmesine yol açan bir şekil alabileceği de unutulmamalıdır.
Sayfa 211Kitabı okudu
Basın özgürlüğünü, istediğini söyleyip yazmak özgürlüğü olarak tanımlamakla; özgürlüğün kendisini, istediğini yapmakta serbest olmak diye tanımlamak arasında paralellik vardır. Bu şekilde anlaşılan söz, kültürsüz barbarca düşünceye özgüdür ve onun kadar da sığdır.
Sayfa 255Kitabı okudu
Özgürlüğün mevcudiyeti (a) önce hukuk olarak dolaysız bir mevcudiyetti, (b) sonra kendilik bilincinin kendine dönük düşüncesinde İyilik olarak belirlendi. c) Burada, iyilik'in ve sübjektifliğin hakikati olarak oluşumuna başlayan d) den objektif ahlâklılığa geçişi içinde] üçüncü aşama, bu sebeple, aynı zamanda hem sübjektivitenin, hem de hukukun hakikatidir.
Sayfa 164 - SümerKitabı okudu
Reklam
Hegel şunu belirtir:" Zenginlik ve yoksulluk eşitsizliği, sosyal iradenin en büyük yırtılışı olmaya doğru gidiyor, iç isyan ve kin oluyor..."
Sayfa 21 - 1806'daKitabı yarım bıraktı
Devlet, cevhersel iradenin fiil halindeki realitesi olarak, bu iradenin evrenselleşen ve evrenselleştiğini bilen özel kendilik bilinci içinde aldığı realite olarak, kendiliğinde ve kendisi-için rasyonel'dir. Bu cevhersel birlik, kendiliğinde mutlak ve hareketsiz bir gayedir ve özgürlük, bu gayede en yüksek değerini bulur. Öte yandan, bu nihaî gaye, en yüksek vazifeleri devletin üyesi olmak olan bireyler karşısında mutlak bir hakka sahiptir.
Sayfa 235 - SümerKitabı okudu
Şüphesiz, irade burada yalnızca bir yanıyla tanımlanmaktadır. İradenin bu yanı, içinde bulunduğum, ya da içine konulmuş olduğum her türlü determinasyondan kendimi mutlak bir şekilde, hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın, soyutlayabilmem imkanıdır; her türlü muhtevadan, bir sınırlamadan kaçar gibi kaçabilmemdir. İradenin kendi kendisini belirlemesi
Sayfa 49 - SümerKitabı okudu
Ama, onun alnında taşıdığı asıl ayırt edici işaret, kanun nefretidir. Hukuk, ahlaklılık, hukuki ve ahlaki realite düşünceyle kavranır; rasyonel, yani evrensel ve belirlenmiş formunu düşünce vasıtasıyla edinir, işte kanun bu formdur. Bunun için, keyfilikle yetinen, hukuku sübjektif inançtan ibaret gören bu duygusallık, haklı olarak, kanunu kendine en büyük düşman sayar. Hukukun vazifede ve kanunda aldığı şekil, ona, ölü ve soğuk bir lafız gibi, bir zincir gibi görünür. Kendisini burada tanıyamaz, özgürlüğünü burada bulamaz, çünkü kanun her şeyde bulunan akıldır ve duygunun, kendisini özelliği içinde yüceltmesine izin vermez.
Sayfa 31 - SümerKitabı okudu
122 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.