Otuzlu yaşlarındaki Baudouin, ünlü bir hukuk şirketinde iyi bir pozisyonda çalışan biri. Sınırlarını dar çizdiği monoton bir yaşamı var. Konfor alanından çıkmak, hayal ettiği mesleği yapmak, hatta aşık olmak için bile zaman yaratamayan biri. Bir gün yalnızca birkaç aylık ömrü kaldığını öğreniyor ve işler değişiyor.
Bu kitabın kurgusunu şöyle özetlemek mümkün: Üç aylık ömrü kalan bir karakter ve “İkinci yaşamımız tek yaşamımız olduğunu fark ettiğimizde başlar.” sözü. Kulağa epeyce basmakalıp geliyor olabilir. Ama kitap yine de güzel mi, güzel.
Çünkü çizgi, yazının kaldıramadığı şeyleri bile hafifletip insana ulaştırabilmekte müthiş bir araç bence. Grafik romanları okuduğumda hissettiğim rahatlama hissinin bu hafiflikle bir ilgisi olmalı. İki Yaşam da işte bu hafiflik hissini veren, okuruna iyi gelen kitaplardan. Çizimleri ve renkleri de harika.
“Bugünlerde kitap okuyamıyorum elime ne alsam yarım kalıyor” diyenler, “bir şeyler okusam, bana iyi gelse” diyenler bir baksın derim..