Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ilgaz Teyze Öldü

Faik Baysal

Ilgaz Teyze Öldü Hakkında

Ilgaz Teyze Öldü konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
7/10
1 Kişi
4
Okunma
3
Beğeni
536
Görüntülenme

Hakkında

Faik Baysal, çevresini, çağdaşlarını etkileyen roman ve hikâyeleriyle olduğu kadar şiirleriyle de öne çıkmış; eserlerinde toplumun sorunlarını ele almış, çarpık düzeni eleştirmiştir. Gelenekselle modern arasındaki çatışmayı irdelerken, toplumsal gerçekçi tavrını farklı bakış açısıyla birleştirerek hikâyelerine taşımıştır. "Ilgaz Teyze Öldü"de toplumun farklı kesimlerinden gelen yalnız, suskun ve kenara itilmiş insanların hayatları anlatılıyor. Bu insanlar aracılığıyla Faik Baysal, toplumsal eleştirilerini dile getirirken "öteki"ne nasıl bakıldığını ve çarpık ahlak anlayışını sorgulamaktan da geri durmuyor. Ilgaz Teyze, Zümrüt Schmidt, Ketûme Karpitçiler, Harika Sultan Hanımefendi gibi çarpıcı karakterler vasıtasıyla Baysal, kendimize biçtiğimiz "sıradan" ve "sıra dışı" roller arasındaki çelişkiye ayna tutuyor.
Editör:
Ferda Yaraş
Ferda Yaraş
Editör:
Elif Özcan
Elif Özcan
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 15 dk.Sayfa Sayısı: 256Basım Tarihi: Ocak 2010Yayınevi: Kyrhos Yayınları
ISBN: 9786054232321Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Türler:
Reklam

Yazar Hakkında

Faik Baysal
Faik BaysalYazar · 14 kitap
Faik Baysal (d. 1922, Adapazarı) - (ö. 9 Aralık 2002 İstanbul) Türk yazar. 1922 yılında Adapazarı'nda doğdu. İlk, orta ve liseyi Saint Joseph Lisesi'nde okudu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü'ndeki yüksek öğreniminden sonra (1942), gazetelerde, şirketlerde, ansiklopedilerde çevirmenlik ve çeşitli liselerde Fransızca ve İngilizce öğretmenliği yaptı. Gazetelerde, dergilerde çalıştı. İkinci Dünya Savaşı boyunca yedek subay olarak orduda görev aldı. Başından sonuna kadar Meydan Larousse'un çalışmalarına katıldı; ilk romanı Sarduvan'ı 1944 yılında yayınladı. Arkasından çok sayıda şiir, öykü ve roman yazdı. Sarduvan'la Orhan Kemal Roman Armağanı'nı Sancı Meydanı'yla 'Sait Faik Hikaye Armağanı'nı kazandı. Faik Baysal'ın Fransızcadan birçok çevirisi vardır. Evli ve iki çocuk babasıdır. İlk şiiri Gündüz dergisinde çıkan (1936), 1943'ten bu yana, en çok Varlık dergisinde şiir, hika;yelerine, gazetelerde tefrika romanlarına rastlanan Baysal, konularını büyükbabasının yanında çocukluğunu geçirdiği Adapazarı ve çevresi köy ve kasabalarında, İstanbul'un kenar mahallerinden aldı, sefalet ve serseriliklere kaymış insanların hayat dramlarını inceledi. Faik Baysal, 9 Aralık 2002'de vefat etti. Baysal'ın Sanatı Baysal, öyle gözler önünde olmayan, köşesinde kozasını ören; ömrünü edebiyatla iç içe yaşamaya, hatta bununla soluk almaya adayan, çevirileriyle yeryüzü kültürlerine açılmayı bir yaşama biçimine dönüştüren aydınlanmacı bir yazın insanıydı. Şiirle adım attı yazın dünyasına. Ama asıl öykü ve romanlarıyla "1940 Kuşağı" içinde yer aldı, adını duyurdu. Bir bakıma 1944'te yayımladığı ilk romanı Sarduvan, yazarımızın edebiyat alanındaki yönelimini de ortaya koyan bir yapıt oldu. Romanın yeni basımındaki sunuş yazısında, Baysal; "Roman büyük gürültü kopardı ve sonunda edebiyat kazandı," derken; gerçekten de o koparılan gürültünün üzerinde, en az bu roman kadar, durmak gerektiğini düşündürüyordu bizlere. Baysal, 19 yaşında bir genç edebiyatçı olarak, içinden çıktığı toplumun sorunlarına ilgi duyan, yaşanılan düzensizlik ve yoksulluklardan rahatsız olan biridir. Amacı o tanıklığını romanıyla yansıtmaktır. Öyle de yapar. Yazar, gelip yaşadığı kentle yüzleşirken; taşrada (Adapazarı) yakından tanıdığı bir yörenin insan-yaşam gerçekliğine döner yüzünü. Duyduğu rahatsızlık toplumdaki değişimle gelen çarpıklık, yozlaşmadan kaynaklanır. Yazarı harekete geçiren de toplumun vicdanı olma duygusudur diyebiliriz. Bunu kendisi şöyle dile getirir: "Ben Sarduvan'ı daha çok bu rezilliği sarsmak, okuyucuya uyarıda bulunmak, biraz abartılı da olsa insanımızın gerçek dramını gözlerin önüne sermek, edebiyatımızı saçmasapan kitaplarıyla halkı afyon yutmuş gibi uyutan tefrikacılarımızın gerçek yüzlerini ortaya koymak için yazdım." Romancımız, döneminin yazın ortamına da tepki duymaktadır aslında. Bu ilk roman, Baysal'ın bundan sonraki edebiyat yolu için bir kilometre taşı olur. 1957'de yayımladığı ikinci romanı Rezil Dünya, o çıkışının ne denli yerinde olduğunu pekiştiren bir örnektir. Henüz köy-kent kavramlarının edebiyatımızda tartışılmadığı bir ortamda, toplumcu bir bakışla yalın gerçekçilik savının roman ve öyküde nasıl biçim alabileceğini gösterebilen bir kuşağın yazarıdır, Baysal. Bir yanı "Garip Şiiri"nin getirdiği açılımla dışa/sokağa/toplum yaşamına, ötedeki 'küçük insan'a nasıl bakılması gerektiğini; diğer yanı da toplumcu gerçekçi bakışla insan-toplum gerçekliğinin nasıl yansıtılması gerektiğini gösterir. İşte bu iki bileşimdir Faik Baysal kuşağının edebiyatını var eden. Gelenekselle modern arasındaki çizginin önünü açan, düzyazıda yeni bir dil kurup biçim geliştirerek, farklı bakış açılarının edebiyatı nasıl zenginleştirebileceğini gösterirler. Baysal, işte bu oluşumun en 'sahih', en 'yalın' yerinde durur. İnandırıcı, içten, insanı ve toplumu seven, yerellikten çok yöre/kasaba-kent gerçekliğini önceleyen; giderek de öykü ve romanlarında bunun daha derişik yanlarını irdelemeyi amaçlayan bir tavır geliştirdiğini söyleyebiliriz. Elleri Sesinin Rengindeydi (1998) kitabındaki öyküleri bunun güzel örneğini sergiler. Rezil Dünya (1957), Drina'da Son Gün (1972) ve Voli (1993) romanları değişimin dönemsel tanıklıklarını içermesi bakımından hem Faik Baysal'ın anlatı dünyasında, hem de romancılığımızda önemli bir yere sahiptir. Son romanı Madam Bambu'dur.