Cinselliğin Tarihi

Michel Foucault

Cinselliğin Tarihi Konusu

Hiç tereddütsüz 20. Yüzyılın en büyük düşünürlerinden biri olarak görülebilir. Michel Foucault. Onun önemi, her şeyden önce, çağdaş Batı felsefesinde tarihdışı niteliğe sahip olduğu kabul edilen "özne" kavramını tarihselleştirme çabasından kaynaklanır. Düşünür, başta elinizdeki kitap olmak üzere birçok çalışmasında özenin bir felsefi kategori olarak kuruluşuna dair kışkırtıcı sorular ortaya atar: "Özne" dediğimiz şey tarihsel süreç içinde nasıl kurulmuştur? Bu kurtuluş sürecisin hangi söylemsel çerçeveler, hangi bilgi/iktidar mekanizmaları, hangi hakikat oyunları kuşatır? Bireyselleştikçe, yani kendimizi eylemlerimizin birer "özne"si olarak gördükçe özgürleştiğimiz düşüncesini hangi devasa tertibatlar ayakta tutar?rnrnCinselliğin Tarihi, kariyeri boyunca akıl hastalığının, tıbbın ve hapishanenin tarihi üzerine kafa yoran Foucaultnun son çalışması olur.
Tahmini Okuma Süresi: 14 sa. 25 dk.Sayfa Sayısı: 509Yayınlanma Tarihi: 2010İlk Yayınlanma Tarihi: 1990Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
ISBN: 9789755393900Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Puan

8.410 üzerinden
130 Puan · 24 İnceleme

Cinselliğin Tarihi Yorumları ve İncelemeleri

Tümünü gör
Ebru

Ebru

@falaanca
·
20 Şubat 2022 13:53
Puan vermedi
Cinselliğin Tarihi her şeyden önce Foucault’un önceki dönemlerden itibaren günümüz dünyasına gelene kadar insanların cinsel pratiklerinin ele alınıp incelendiği bir kitap değildir. Eğer böyle bir yanılgı içerisindeyseniz (kitabın adından ötürü gayet doğal, ayrıca Foucault’u daha önceden tanımayan
27 etkileşim
Disconnectus Erectus

Disconnectus Erectus

@KaybedenlerClub
·
13 Şubat 2020 14:34
8/10 puan verdi
Michel Foucault. Onun önemi, her şeyden önce, çağdaş Batı felsefesinde tarihdışı niteliğe sahip olduğu kabul edilen "özne" kavramını tarihselleştirme çabasından kaynaklanır. Düşünür, başta elinizdeki kitap olmak üzere birçok çalışmasında özenin bir felsefi kategori olarak kuruluşuna dair kışkırtıcı sorular ortaya atar: "Özne" dediğimiz şey tarihsel süreç içinde nasıl kurulmuştur? Bu kurtuluş sürecisin hangi söylemsel çerçeveler, hangi bilgi/iktidar mekanizmaları, hangi hakikat oyunları kuşatır? Bireyselleştikçe, yani kendimizi eylemlerimizin birer "özne"si olarak gördükçe özgürleştiğimiz düşüncesini hangi devasa tertibatlar ayakta tutar?
18 etkileşim
Hasan Furkan Efeoğlu

Hasan Furkan Efeoğlu

@HasanFurkanEfe
·
28 Ocak 2022 16:14
8/10 puan verdi
İlk 100 sayfada bulduğumu eserin kalanında bulamadım. Yazar çok okuyup araştırmış, biriktirdikleriyle düşüncelerini örneklendirmiş ve konuyu geniş çemberlerle ele almış. Kimileyin konudan kopup başka şeyler düşünürken buldum kendimi. İktidar Cinsellik temelinde yazarın ana düşüncesine katılsam da eseri ne yerebilir ne de övebilirim. (Son 140 sayfayı okumadan bıraktım. Belki başka zaman tekrar okumak gerekebilir. Denk gelip araya sıkıştırdım. Buna uygun olmayacak kadar zaman isteyen bir konuydu ve epey uzundu.)
11 etkileşim
Ferdi Bişkin

Ferdi Bişkin

@kantitatif
·
18 Nisan 2018 23:03
7/10 puan verdi
Bir eserin adı, o eserin içeriğini okuyucuya aktaran ilk temsilcidir. Bu kitap o eserlerden biri değil. Bir kere, cinselliğin tarihinden değil, Antik Yunan'da yazılmış bazı felsefi kitaplardaki cinsellikle ilgili konuların yazar tarafından yorumlanmasından oluşuyor. Zaman zaman günümüz, daha çok da Viktorya döneminden bahsetse de bu, tarihsel bir süreç şeklinde değil. Dahası, kitabın bazı kısımları cinsellikle ilgisiz, uzun anlatımlardan oluşuyor (örneğin, "kendilik" bölümü) Dili zaman zaman akıcı, zaman zaman da sıkıcı. Kitabın iyi yanlarından biri, pek çok kavramın Eski Yunancada kullanılan karşılığını görebilmemiz. Mesela, "philia", karakter ve yaşam biçimi benzeşmesi demekmiş. Fuko kitabı altı bölüm (kitap) olarak düşünmüş ama sadece ilk üç bölümü yazabilmiş. Kitap da bu üç bölümden oluşuyor. İlgili satırlarda kadın ve erkeğin toplumdaki (kitaba göre site) rolüne ilişkin düşüncelerin o tarihlerden bu yana ne kadar çok değiştiğini görebiliyoruz. Sabır gerektiren bir kitap. İlginç bilgiler de yok değil ama yazarın konudan saptığı yerlerde sabra çok ihtiyaç var. Bu konuda daha önce okuduğum Eric Berkowitz'in Seks ve Ceza-Arzuyu Yargılamanın Dört Bin Yıllık Tarihi kitabı çok daha iyiydi.
22 etkileşim
Melih Yabancı

Melih Yabancı

@MelihYabanci
·
04 Ekim 2021 21:09
7/10 puan verdi
İnsanlığın başlangıcından beri süregelen cinsellik kavramı türümüzün devamı için önemli bir durumdur. İnsanlık tarihi kadar uzun olan cinsellik tarihini felsefi, bilimsel, kültürel açıdan ele alan bir eser bu kitap. Yazım olarak biraz ağır bir yazıma sahip diyebilirim bazı kısımlarda anlamakta sıkıntı çekilebiliyor bu kısımlar genelde ağır felsefi şekilde anlatılan kısımlar oluyor. Kitabı okurken sadece cinselliğin üreme kısmından bahsedilmiyor. Haz, şehvet ve zevk üzerinde de duruluyor. Evlilik içi cinsellik, evlilik dışı cinsellik; heteroseksüel cinsellik, homoseksüel cinsellik gibi konulara değiniyor. Değinilen konular yaşantımızda sürekli etrafımızda, hayatımızda olduğu için ilgi çekici ve etkileyici bir hal alıyor. Kitabı gördüğünüzde ön yargılı olmayın, okuyun ve deneyimleyin nacizane tavsiyem budur. Sevgiyle ve kitapla kalın. :)
5 etkileşim

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 43.2
Erkek% 56.8
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Michel Foucault
Michel FoucaultYazar, Derleyen · 54 kitap
Michel Foucault Fransız düşünür, sosyal teorist, tarihçi, edebiyat eleştirmeni, antropolog ve sosyolog. 15 Ekim 1926’da Poitiers'de doğdu. Babası, oğlunun kendi kariyerini takip etmesini isteyen bir cerrahtı. Foucault, Saint-Stanislas Okulunu bitirdikten sonra, saygın bir okul olan Paris’teki 4. Henry Lisesi’ne girdi. 1946’da, daha önce sınavlarında başarısız olduğu École Normale Supérieure’e kabul edilen dördüncü öğrenciydi. İkinci Dünya Savaşı sırasında Poitiers, Alman ordularının işgali altında kaldı. Maurice Merleau-Ponty ile felsefe çalıştı. 1948’de felsefe diplomasını, 1950’de psikoloji diplomasını aldı ve 1952’de psikopatoloji diplomasıyla ödüllendirildi. 1950-1953 yılları arasında Fransa Komünist Partisi'nde yer almıştır. Partiye girişi Louis Althusser aracılığıyla olmuştur. Ancak Stalin'in Sovyetler Birliği'nde izlediği politikalar onu partiden soğutmuş ve bir süre sonra partiden ayrılmıştır. 1954’ten itibaren dört yıl İsveç’te Uppsala Üniversitesi’nde doktora tezini yazdı. Zamanın Uppsala Üniversitesinin pozitivist damarı Foucault'un tezini bilimsel bulmayıp kabul etmedi. Birer yıl da Varşova ve Hamburg Üniversitelerinde Fransızca öğretti. 1960’da Fransaya Clermont-Ferrand Üniversitesine felsefe bölüm başkanı olarak döndü. "Delilik ve Medeniyet" (Folie et déraison. Histoire de la folie à l'âge classique) kitabındaki teziyle doktorayla ödüllendirildi. Aynı yıl Foucault, kendinden on yaş küçük olan felsefe öğrencisi Daniel Defert’la tanıştı. Defert’ın politik aktivizmi çalışmalarında ona yol gösterdi. Foucault, Defert’la aralarındaki ilişki için çok sonraları bunun zaman zaman da aşka benzeyen uzun soluklu bir tutku ilişkisi olduğunu söyledi. Foucault’nun ikinci önemli eseri "Kelimeler ve Şeyler" (Les mots et les choses) 1966’da yayımlanan karşılaştırmalı bir ekonomi, doğa ve dil bilimleri çalışmasıydı. Çok satan bu kitap Foucault’nun adının tanınmasında büyük rol oynadı. 1966-1968 arasında Defert’la birlikte Tunus’a gitti ve birlikte tekrar Paris’e döndüler. Foucault, Vicennes’deki Paris-VIII Üniversitesi’nde Felsefe bölüm başkanı oldu, Defert da sosyoloji bölümünde ders vermeye başladı. 1968 öğrenci hareketinden oldukça etkilendiler. Aynı yıl Foucault başka aydınlarla beraber Hapishane Bilgilendirme Grubu’nu (Groupe d'information sur les prisons) kurdu. 1969’da "Bilginin Arkeolojisi"’ni (Archéologie du savoir) yayımladı. 1970’de en önemli araştırma enstitülerinden biri olan Fransa Koleji’ne Düşünce Sistemleri Tarihi profesörü olarak seçildi. 1975’te belki de en etkili kitabı olan "Hapishanenin Doğuşu"’nu (La naissance de la prison) yayımladı. Ömrünün kalan yıllarında kendini "Cinselliğin Tarihi" (Histoire de la sexualité) çalışmasına adadı. 1976’da ilk cildini yayımladı, çalışmasını tam bitirememiş olsa da ikinci ve üçüncü ciltler 1984’teki ölümünden hemen sonra yayımlandı. 1978'li yıllarda İran'da Şah karşıtı gösteriler ayyuka çıktığında Foucault, Corriere della Sera ve Le Nouvel Observateur dergilerine muhabirlik yapmış, İran'ı ziyaret etmiştir. Paris'te Ayetullah Humeyni ile görüşmüş, İran'daki muhalefet liderleri ve gösteriye katılan insanlarla mülakatlar gerçekleştirmiştir. İran'a ilişkin "Ruhsuz dünyanın ruhu" gibi yazdığı makaleler ve kullandığı "siyasi ruhanilik" kavramı ilginçtir. Bu makaleler İngilizceye çok sonradan tercüme edilmiş, özellikle 11 Eylül saldırılarının ardından ilgi görmüş; siyasal İslam, İran-Batı ilişkileri bağlamında incelenen metinler olmuştur. Michel Foucault, daha çok toplumdaki daimi doğruları inceleyen bir filozoftu. Nietzsche ve Heidegger’in düşüncelerinden oldukça etkilenen Foucault, çalışmalarında çoğunlukla Karl Marx ve Sigmund Freud’un fikirleriyle mücadele etti. Hapishaneler, polis, sigorta, delilik, eşcinsellik ve sosyal haklar konularında çalıştı. Bütün çalışmalarını modernitenin bireyler üstündeki etkisi ve getirdiği yeni iktidar ilişkileri üstüne kurdu. Öte yandan Gerard Raul'a verdiği röportajda post-modernist yahut post-yapısalcı olarak tasnif edilmeyi reddettiğini söylemiştir. 25 Haziran 1984'te Paris'te yakalandığı AIDS hastalığı nedeniyle vefat etmiştir. Foucault' un felsefi yönünün anlaşılması, bir sosyal bilimler öğrencisi için aşılması ayrıcalık getirecek bir eşiktir. Foucault toplumdaki daimi doğruların oluşum sürecini modernist bir bakış açısı olarak görür ve kökten reddeder. Postmodernite kendini genel geçer doğruların aksine hareket eden bireylerde ve düşünüşlerde bulur. Bu nedenledir ki Foucault deliler üzerinde araştırmalar yapmıştır. Deliler ona göre toplumun daimi doğrularına uygun hareket edemeyen bireylerdir. Toplumun genelini bir oda içerisinde gören Faucault bütün düşüncelerin, hareketlerin bu daimi doğrular çerçevesinde yahut kıskacı altında ortaya çıktığını iddia eder. Gay, lezbiyen, transseksüel, biseksüel oryantasyonlar daimi doğrulardan ayrı doğrular çerçevesinde oluştukları için postmodernitenin varoluşunu ve moderniteden çıkıldığını gösterir (modernite bu kavramları asla kabul edemezdi). Foucault kendi çalışmalarının bile genel geçer daimi doğrulardan olmaması gerektiğine inanır ve çalışmalarının kullanıldıktan sonra atılmasını öğütler.

Cinselliğin Tarihi Sözleri ve Alıntılar

Tümünü gör
Feyza Nazan

Feyza Nazan

@feyzanaz
·
21 Kasım 09:38
Cinsellik hakkında konuşmak gerekir. Üstelik kamuya açık olarak ve yasak olan/olmayan sınıflandırmasına tabi tutulmayacak bir tarzda konuşmak gerekir.
92 etkileşim
Feyza Nazan

Feyza Nazan

@feyzanaz
·
21 Kasım 14:07
Suskunluk değil suskunluklar vardır …
78 etkileşim
Musa DEMİRTAŞ

Musa DEMİRTAŞ

@MusaDemirtas_
·
26 Temmuz 23:40
Yasa silahsız kalamaz ve onun sahip en uygun silah ölümdür; kendisine karşı çıkanlara, en azından son kertede bu mutlak tehditle karşılık verir. Yasa hep kılıçtan söz eder. Ancak yaşam sorumluluğunu yüklenme görevini üstlenmiş bir iktidar, sürekli olarak düzene sokucu ve düzeltici mekanizmalara gereksinecektir. Artık söz konusu olan egemenlik alanında ölümü öne sürmek değil, değer ve yararlılık alanında yaşam dağıtmaktır. Böylesi bir iktidar, nitelemek, ölçmek, değerlendirmek, hiyerarşiye sokmak durumundadır, öldürücü canlılığıyla ortaya çıkmak değil; onun işi itaatkâr uyruklarla hükümdarın düşmanlarını birbirinden ayıran çizgiyi çizmek değil, normlar çerçevesinde dağıtımlar yapmaktır.
2 etkileşim
Emrullah

Emrullah

@emrllhh
·
21 Haziran 10:41
Kişinin kendi üzerindeki üstünlüğü fikri..."heotokratizm"..
4 etkileşim

Cinselliğin Tarihi İletileri

Tümünü gör
OKUMADAN beğenmeyin diye başlık atıldı burada!!!
Evet içimizi paramparça eden bir hayat hikayesi DAHA bu kaçıncı acaba duyduğumuz okuduğumuz lanetler yağdırıp hüzünlendiğimiz ama ertesi gün hayatımızda hiç ama hiçbir şeyi değiştirmeden yaşamaya devam ettiğimiz bu kaçıncı hikaye. Ama elden ne gelir ki demi biz temiziz toplum sapık ah bi
Gönderi kullanım dışı
Deliliğin Tarihi
Deliliğin Tarihi
-
Hapishanenin Doğuşu
Hapishanenin Doğuşu
-
Cinselliğin Tarihi
Cinselliğin Tarihi
kitaplarını okuduysanız ne demek istediğimi anlarsınız. Psikanaliz çok büyük keşif gerçekten. Görünen tarihin bir de görünmeyen kısmını ifşa ediyor.
Samim

Samim

@Samimbe
·
25 Mart 21:24
Bedenin Tarihi - 1
Bedenin Tarihi - 1
bu kitabı
Michel Foucault
Michel Foucault
yazmış olsaydı bambaşka bir şey okuyor olurduk. çünkü
Alain Corbin
Alain Corbin
tam olarak bir tarihçi ve bu konunun sadece bir tarihçinin değil aynı zamanda bir psikanalistin bakış açısına ihtiyacı var.
Yanlış isim
Cinselliğin Tarihi
Cinselliğin Tarihi
cinselliğin gelişim sürecini okuyacağım derken daha çok cinselliğe karşı bakış açısının gelişim sürecini okumaya kalkışıyordum... neyse ki önceden incelemeleri okumayı akıl ettim. daha sonra okuyacağım bir kitap olarak not ediyorum.