Avrupa'yı 1. Dünya Savaşı'na götüren koşulları ve bunların sosyal, toplumsal, ekonomik sonuçlarını inceleyen bu kitabı konunun ilgilisi herkese önerebilirim.
Yazarın entelektüel birikimi karşısında hayran olmamak elde değil. Bilindiği gibi bu seri dört ciltten oluşmakta ve bunların hepsini bitirmiş biri olarak rahatlıkla şunu söyleyebilirim: Kesinlikle okunmalı. Ayrıca yazar -bana kalırsa- siyasi kimliğini eserlerine minimum seviyede yansıtmayı başarabilmiş.
Ancak! Dili gerçekten çok ağır ve satır araları da dar tutulduğu için okurken beni bir hayli zorladı. Hem de akademik yazılar okumaya alışık bir okur olmama rağmen. Okur arkadaşlara tavsiyem: Eğer çiçeği burnunda bir okursanız bu seriyi bir müddet ertelemeniz.
"Aslında, son zamanlarda yapılan bir hesaplamaya göre, bugün 'gelişmiş' olarak bilinen ülkelerde 1750-1800 yılları arasında kişi başına düşen gayrisafi milli hasıla, bugün 'Üçüncü Dünya' olarak bilinen ülkelerdekiyle önemli ölçüde aynıydı."
Tüketim malları piyasasında olağanüstü bu dönüşümü ,hem nitelik hem nicelik açısından bir değişimi ifade etmekteydi. Nüfusta kentleşme de ve reel gelirde artışla birlikte ,o zamana dek gıda ve giyecekle, yani temel ihtiyaç maddeleri ile sınırlı kalmış olan kitle pazarı , tüketim malları üreten endüstrilere egemen olmaya başladı. Bütün bunlar yalnızca üretim alanında değil, aynı zamanda kredili satış dahil, dağıtım alanında da bir dönüşümü ifade etmekteydi. örneğin 1884 'te Britanya da çeyrek librelik standart paketler halinde çay satılmaya başlandı. Bu gelişme yatıyla parasıyla , bol para harcayan milyonerlerle düşüp kalkmasıyla tanınan kral 7.edwardin dostluğunu kazanan "Sir Thomas Lipton "gibi büyük kentlerin işçi sınıfının yaşadığı arka sokaklarındaki pek çok bakkalın servet sahibi olmasını sağladı.1870 'te bir tane bile dükkanı bulunmayan Liptonun 1899 'da 500 şubesi vardı.
(Ya şimdi ...)
Diğer tarihçiler, büyük süreksizliğin tersine, dönemimizi nitelemeye devam eden özelliklerin çoğunun 1914'ten önceki on yıllarda ortaya çıktığı gerekçesiyle daha çok ilgilenirler. Dönemimizin (aslında aşikar olan) kökleri ve evveliyatını araştırırlar. Siyasi alanda birçok Avrupa ülkesinde hükümeti veya Ana muhalefeti oluşturan emekçi ve sosyalist partiler 1875-1914 çağının çocuklarıdır; dolayısıyla Doğu Avrupa'daki rejimleri yöneten komünist partiler de aynı ailenin koludur.
Aslında hükümetlerin de demokratik oyla seçilmesi , modern kitle partileri ve ulusal düzeyde örgütlenmiş kitlesel işçi sendikaları ve modern refah yasaları için de aynı durum geçerlidir.