Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İran Mektupları

Montesquieu

İran Mektupları Sözleri ve Alıntıları

İran Mektupları sözleri ve alıntılarını, İran Mektupları kitap alıntılarını, İran Mektupları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ayrı ayrı birer ahlaksız olan insanlar, toplu oldukları zaman namuslu kişiler olurlar..."
Kanunun ta kendisi bile olan prensi bile buralarda, her yerde olduğundan daha az hakim durumda görüyorum. Böyle şiddetli anlarda kimsenin başı çekmediği düzensiz hareketlerin var olduğunu; zalim iktidar bir kez hor görüldü mü ,aynısını geri getirecek kadar dahi iktidar kalmadığını ;suçların cezasız kalmasının yarattığı umutsuzluğun karmaşayı teyit edip, onu daha da artırdığını; bu devletlerde isyanların asla küçük olmadığını, anında dedikodudan isyana geçildiğini; buralarda büyük olaylara illa büyük davaların neden olmak zorunda olmadığını; tam tersine en ufak hadisenin büyük bir devrim başlattığını ,söz konusu devrimin çoğu zaman devrime maruz kalanlar kadar devrimi yapanlar için de beklenmedik bir olay olduğunu görüyorum.
Reklam
Burada her şey konuşuluyor, her şey görünüyor, her şey duyuluyor. Kalp, yüz gibi kendini gösteriyor. Adetlerde ,erdemde ,hatta ahlaksızlıkta bile hep bir safdillik göze çarpıyor.
Venüs’ün ta kalçalarına kadar memeleri olmasına ve nihayet tüm putperestlerin tanrılarını insan şeklinde tasvir etmesine, onlara kendi eğilimlerine vermesine şaşırmıyorum. ”Şayet üçgenler tanrı yapsaydı ,”tanrı üç köşeli olurdu, “sözü ne kadar yerinde bir söz.
Hünerli kadınlar bekareti her gün solan, her gün yeniden açan bir çiçeğe çevirmişler. Öyle ki bu çiçek ,yüzüncü kerede açsa ilkinde olduğu kadar acı vererek koparılıyor.
Suçu teşkil eden fiil değildir. Asıl suç, suçu işleyenin bunun bir suç olduğunun bilincinde olmasıdır. Kötülük yaptığına inanmadan kötülük yapanın vicdanı rahattır.
Reklam
Bu dervişler üç yemin ediyorlar :itaat, fakirlik, iffetlilik. Söylenene göre en iyi tutukları yemin ilki. İkinci yeminin tutulmadığına ben şahidim artık sen üçüncü yemini düşün.
Aşk ,ruhumuzun sükunetini bozamayan durgun bir tutkudur.
İncelemede bahsettiğim hikaye : Irmağın ortasına geldiğimizde, öyle sert bir rüzgar çıktı, gökyüzü öyle korkunç bulutlarla kaplandı ki denizciler umutlarını yitirmeye başladılar. Bizlerse tehlike anında paniğe kapıldık, neredeyse hepimiz bayıldık. Harem ağalarımızın seslerini ve tartışmalarını işittiğimi anımsıyorum. Bazıları bizleri tehlike karşısında uyarmak ve kapatıldığımız yerden çıkarmak gerektiğini söylerken, baş harem ağası efendisinin namusunun bu şekilde lekelenmesine göz yumacağına ölmeyi yeğleyeceğini söyledi. ( 1700 yılında olan hikayeden sonra 2015 de Dubai’de denizde boğulan kızını erkek can kurtaranın kurtarmasına izin vermeyerek ölmesine neden olan adam...)
Ne yaparsan yap hakikat daima bir şekilde kurtuluyor, etrafını saran karanlıkları delip geçiyor.
Reklam
Saraydaki casuslar ile ilgili .. Söylenenlere göre kral kendisine karşı ittifak kuran komşularıyla savaşırken, kendi krallığı içinde de sayısız görünmez düşmanı varmış. Kralın bunları otuz seneyi aşkın süredir aradığı, fakat itimat ettiği bazı dervişlerin yorulmak bilmeyen çabalarına rağmen bir tanesini dahi bulamadığı söyleniyor. Bunlar kralla birlikte yaşıyorlar : Sarayında, başkentinde ,askerin arasında , mahkemelerindeler. Buna rağmen deniyor ki, kral bunları bulamadan ölüp gitmenin üzüntüsünü yaşayacak. Bunların genel olarak var oldukları ,fakat tek başlarına hiçbir şey ifade etmedikleri söyleniyor: uzuvları olmayan bir vücut gibi.
Zira zenginliğinin kaynağı -Fransızların- uyruklarının kendini beğenmişleri ki altın madenlerinin aksine tükenmez bir kaynak bu.
Gezginler daima bütün yabancılar için bir çeşit ortak vatan olan büyük şehirlerin peşinde koşar.
Belli bir yeteneğe sahip olmayan adam, bu eksikliğini o yeteneği küçümseyerek telafi eder. Liyakat ile kendi arasında karşılaştığı engeli ortadan kaldırır, bu şekilde çalışmalarından ürktüğü kişi ile aynı seviyeye gelmiş olur.
Sayfa 259 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları V. Basım
Mutlu insanlar o kadar keskin zevklere sahiptirler ki, düşünme yetisinin tadını çok nadir çıkartabilirler. Bu nedenle o anki objelere önüne geçilmez şekilde bağlanarak, geçmiş şeylere dair anılarını tamamen kaybedip, öbür hayatlarında tanımış veya sevmiş oldukları şeyleri hiç umursamazlar.
Sayfa 239 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları V. Basım
1.296 öğeden 1.246 ile 1.260 arasındakiler gösteriliyor.