Öncesinde minimalism ile birkaç araştırma yaptığım için bu kitabı da okumak istedim. Yazarın eşyada boğulmak dediği benimse evde depreşecek yer kalmadı dediğim hadiseyi konu alıyor, ki bizim evde çok eşya yoktur. Metropol insanları olarak evlerimiz küçüldü, ama ihtiyaçlarımız arttı. Artık bize iki çift ayakkabı, üç gömlek yetmiyor. Standartlar arttı, en basiti biz denize gittiğimizde annem mayoyu giydirir (o da şanslıysak) denizden dönene kadar o mayoyla defalarca ıslanır kurur ıslanırdık. Şimdi ben iki çocuğa 4-5 tane mayo koyuyorum, havlusu, gözlüğü, oyuncağı.. İki çantayla deniz kenarına gidiyoruz konuya baya uzaktan girdim ama
Yani diyor ki, çok almayın, maddecilik yerine deneyimciliğe önem verin, birşey deneyimlemenizi sağlayacak şeyleri satın alabilirsiniz, ama evde depişecek yer de bırakın. Güzel anılar biriktirin, yaşayın gezin görün deneyimleyin, bütçenizi bunlara ayırın.
Anılar hayallarden uzun yaşar diyor yazarımız..