Eudora Welty, 1973 yılında İyimser Babanın Kızı ile Pulitzer Edebiyat Ödülü'nü kazanmış.Güney gotik yazınının önemli bir temsilcisiymiş.
Yargıç McKelva, Mississippi'de Mount Salus adlı bir kasabada oturmaktadır.Kasabanın en saygın, güvenilir kişilerinden biri olan yargıç bir kaza geçirir,.Gözünden ameliyat olması gerekmektedir.Uzun yıllardır uzaklarda yaşayan kızı Laurel babasının ameliyatı nedeniyle doğduğu, büyüdüğü kasabaya döner.Kısa sürede ameliyatın basit bir ameliyat olmadığı ortaya çıkar.
Babası annesinin ölümünden on yıl sonra, Laurel'dan küçük Wanda Fay ile evlenmiştir.
Wanda Fay, uçarı, delişmen,sevimsiz biridir.Yargıç McKelva'nın hastalığı sırasında başlayan ( aslında babasının evliliği ile başlayan) cenazesi sırasında devam eden, Wanda Fay, Laurel savaşı romanın merkezine oturuyor.
Laurel'ı çocukluğundan beri tanıyan kasabanın sakinleri acıyı paylaşmak için eve doluşurken, her biri geçmişle ilgili bir şeyler anlatıyor.Anlatılanlarda, anlatılış biçimlerinde, özellikle Wanda Fay'in Texas'tan gelen ailesine karşı tavırlarda kasaba tutuculuğu zihniyeti dökülüyor ortaya.Wanda Fay onlar için de onaylanmamış, istenmeyen biridir.Kasabalılar sayesinde Laurel'ın kısa bir evlilik yaptığını ve eşini kaybettiğini öğreniyoruz.
Cenaze sonrası Laurel'ın tüm kayıplarıyla yüzleşmesi, özellikle kırılma anı etkileyiciydi.Yargıç McKelva'nın ameliyat olmayı kabul etmesi ve iyileşmeyi umması dışında bir iyimserliğini göremedim.
Liber epifani ile 1973 Pulitzer Ödüllü kitabımızı çok merak ederek aldık ve heyecanla da başladık ama bilin bakalım ne oldu? Boş çıktı.
Son sayfasına kadar bir mesaj vermesini umarak okudum ama yok yok yok. İyimser babanın iyiliklerini de göremedik kızının iyiliğini de göremedik. Hakkını yemeyeyim kızı yine bi nebze iyi niyetli ve etliye sütlüye karışmayan cinstendi ama ne bileyim yani her insan kadar insan o da. Kitaba konu olacak bi meziyeti yok. Kurgu deseniz o da yoktan hallice. Neyse daha fazla uzatmayayım ben yeterince sıkıcıydı kitap.
Kitapla kalın.
