Sürükleyici bir kurguya sahip Ölümcül Yumurtalar bilimkurgu türünde yazılmış. Yazıldığı tarihten 3 - 4 yıl sonrası anlatan, sistemi eleştiren ve ekstrem durumları barındıran bir eser olarak bizi karşılıyor.
Profesör Persikov'un kızıl ışın olarak adlandırdığı keşfinin, Kremlin' de yarattığı heyacan, normal zamanda belki de asla desteklemeyecek olan bilimsel bir çalışmadan çok farklı beklenti içine girmelerine sebep oluyor. O dönemde gerçekleşen, ülkedeki bütün tavukları yok eden bir salgının da etkisiyle, profesörden o konunun uzmanı olmamasına rağmen icadını bu konu üzerinde kullanması isteniyor. Herhangi bir deneme veya test yayılmamışken üstelik. Bu durum sisteme ciddi bir eleştiridir.
Çalışmalar başlıyor, karışıklıklar oluyor, ekosistem bozuluyor, hayal edemeyecekleri sonuçlar ile karşılaşıyorlar... Halk büyük bir korku içinde yaşanılan felaketin sorumlusu olarak Persikov'u görüyor. Bu noktada dehşete kapıldığım bir nokta var. Olumsuz bir durum karşısında suçlu aramak ve hedef göstermek savunma mekanizmasının ve insan düşüncesinin temel içgüdüsel davranışlarında var olabilir. Ne ortaya koymuş olursa olsun(bir yenilik, bir proje, bir icat!) insanlar işler kötüye gittiğinde öfkelerini yok ederek ortaya çıkarıyorlar. Size söylenen, gösterilen ne ise ve konu hakkında bir fikriniz yok ise endişeye kapılıp, saldırganca davranışlar göstermek ve yok etmek fikri insan topluluklarını ele geçiriyor. Sonrası yıkım, barbarlık...
Muazzam bir sistem eleştirisi! okuduğum ilk Bulgakov eseri ve ince zekasına, olayları birleştirme ve sunma maharetine hayran kaldım!