1928 yılı yazı, Douglas' ın dedesinin yapıp şişelediği karahindiba şaraplarıyla, kardeşi Tom ve babası ile çıktığı kır gezisinin aralarında bir yerlerde hayata gerçekten uyanışı gerçekleşir.
Artık öleceğini bildiği halde yaşadığını da hissedebilen çocukla birlikte bir yaz boyu onun ya da komşularının başından geçen maceralara tanık oluyoruz.
Yazar bu kitabı yazarken kendi çocukluğunun hikayelerinden esinlenmiş. Büyülü hikayeler hepsi. Genellikle Bilimkurgu tarzında yazar Ray Bradbury bu kitabı bir nevi kendi çocukluğuna karşı kendini borçlu hissettiğinden kaleme almış sanki.
Aşağıda yazarın kendi kaleminden bu kitapla ilgili düşünceleri yer alıyor.
''O zaman, işte benim, bir zamanlar ağzında şekerleme, köpek dişleriyle yarasa elbisesi giymiş ve ağaçlarda tepetaklak asılı duran, sonunda on iki yaşlarında ağaçlardan yere düşerek kendine oyuncak bir daktilo makinesi bulup ilk “romanımı”; yaşamı olduğu kadar ölümü, ışığı olduğu kadar karanlığı, genci
olduğu kadar yaşlıyı, akıllı ve aptalı birlikte, tam dehşet kadar saf neşeyi de yazan çocuğu kutlayışım. ''
Ray Bradbury