Kitapta üzerinde durulan konunun, Kepler'in gezegenlerin hareket kanununu incelenmesi mi desem, ortaçağ Avrupa'sının skolastik düşünce dünyasında daha önceki örneklerinde de görüldüğü üzere kilisenin öğretilerinin dışındaki bilgilerin yayımına gösterdiği tepki mi desem bilemedim. Zira ikisi bir bütün halinde incelendiğinde belki de girişilen bilimsel çalışma daha bir önem kazanıyor. Böyle bir ortamda bu cesur adımları atmak herkesin harcı olmasa gerek.
Kepler'in talihsizliği, yaşadığı dünyadaki mezhep çatışmalarının ortasında olması. Onu da yqkmak için elinden geleni ardına koymayacaktır sığ düşünceler ama Kepler, Kopernik'ten aldığı meşaleyi Galileo ile aynı çağda ileriye götürebilmiştir tüm emgellemelere rağmen. Bu kitapta ona engel olan şeylerden birkaçı da aile sorunları görünüyor. Çocuklarının ölümü, yoksul kalması ve sürekli yer değiştirmek zorunda olması. Bilimin güç sahiplerince keyfi ve daha fazla güç elde edebilmek için kullanılmak istenmesi de bilim insanını yıkacak nedenlerden biri.
Kepler'in aklından gitmeyen, kendisi gibi meşale taşıyıcısı olan Giordano Bruno'nun içler acısı sonu ile annesinin suçlandığı cadılık suçundan karşı karşıya kaldığı yakılma cezası gibi gelişmeler de Kepler'i hep adım atarken düşündüren şeyler arasında ama o yine de taşıdığı meşaleyi sıkı sıkı tutan biri olarak kalmayı başarmıştır.
