“Az söz, çok şey, gerisini okurun tamamlamasını istediğim bir sürü ucu açık başlangıç ya da belirsizlik. Kitapta
ben sadece kibriti veriyorum, ateşi yakması sizden.” diyor Murathan Mungan. Öykü/ler için söylenecek o kadar çok şey var ki genel olarak ele aldığımızda, türlerine baktığımızda tarihi gelişim sürecini incelediğimizde ne kadar zengin olduğunuzu görürüz. Murathan Mungan öyküye eklenen yeni türün (küçürek öykü, mini kurgu, çok kısa öykü, kısa kısa öykü vb.) örneğini bu eserinde kayda değer ölçüde bizlere sunmuş.
Okuyucuya vermek istediği mesajı ilmik ilmiş işlemiş. Az sözle çok şey anlatmış. “Gaz,ruj” öyküsünde tüylerimin diken diken olduğunu hissettim. Kocasının kendisini aldattığını ilk kez, eve geldiğinde kül tablasında unutulmuş sigara izmaritindeki ruj izinden anlayan bir kadının boşanması.. Yaşlandığında evinde gaz musluklarını açıp intihar ile ölümü tercih etmesi. Bulunduğunda ise önünde çay bardağı, bir küllük ve küllükte ruj izleri olan sigara izmaritleri… Oysa kadın sigara içmiyordu…! (syf.64-65)
İyi bir öykü, uzun ya da kısa değildir; olması gerektiği kadardır benim kanaatim. Öykü bittiyse uzatmamak gerekir mantığıyla oluşturulmuş bu eser okunmaya değer nitelikte.
Modern çağda işte tam da bu noktada, Murathan Mungan gibi postmodern bir yazarın kendine has bir üslupla kaleme aldığı bu eser kısa öykü alanında önemli bir örnek teşkil ediyor..