Kızıl’ın baş karakteri Berger, 18’ini yeni doldurup, büyük hayallerle Viyana’ya tıp öğrenimi görmeye gider.Komşusu ve hayranlık duyduğu,kaba saba, hukuk öğrencisi Schramek ile dostluğu, onu biraz olsun mutlu etse de; yalnızdır. Kendi erkekliğini ispat edemeyen ve toyluğuyla hayal kırıklıkları yaşayan Berger, hayatın anlamını ararken kaybolur…
Tam ümitsizliğe kapıldığı zaman, ev sahibinin “kızıl” hastalığına yakalanan kızını kurtarmada yardımcı olduğu için yaşama amacını bulduğuna inanır ve boşlamış olduğu tıp eğitime yeniden başlamak ve hayatında yeni başlangıçlar yapmak için heveslenir.. Peki yeni hayatın da işler nasıl gider? Okuluna gidip doktor olabilecek mi? Ev sahibinin kızı ile aşk yaşayabilecek mi?
Zweig yapmış yine yapacağını, kısacık ama içi dolu, derinlemesine düşündüren ve bitince etkisinden hemen kurtulamayacağınız muhteşem bir novella ile karşımızda yine..Zweig bu kitapta insan psikolojisini çok güzel tahlil etmiş..
Uzun zamandır ara verdiğim Zweig kitaplarını zevkle okumaya devam edeceğim, çok iyi geldi