Siz hiç duyarsız insanlara
Şiirler sundunuz mu?
Bir kıraçta kuru dala
‘Belki’ sularını salıp,
Yeşerir de al yemişler
Verir diye umdunuz mu?
Ardı sırsız aynalara
Yalnızlığı silmek için,
Bakıp bakıp karşınızda
Karanlığı buldunuz mu?
Aykırı isteklerde
Seslerin, sessizliği
Silip süpürdüğü
Odalarda oldunuz mu?
Siz hiç sığ sularda
Boğuldunuz mu?
Siz hiç duyarsız insanlara
Şiirler sundunuz mu?
Bir kıraçta kuru dala
‘Belki’ sularını salıp,
Yeşerir de al yemişler
Verir diye umdunuz mu?
Ardı sırsız aynalara
Yalnızlığı silmek için,
Bakıp bakıp karşınızda
Karanlığı buldunuz mu?
Aykırı isteklerde
Seslerin, sessizliği
Silip süpürdüğü
Odalarda oldunuz mu?
Siz hiç sığ sularda
Boğuldunuz mu?
Şükrü Erbaş 💜📚
“Evinin kapısında oturuyordun sen, anneanne, yıldızlı, uçsuz bucaksız geceye açılan kapısında evinin, hakkında hiçbir şey bilmediğin ve asla yolculuk yapamayacağın gökyüzünün altında, büyülü tarlaların ve ağaçların sessizliği içinde, sonra doksan yaşının vakarı içinde ve hiçbir zaman kaybetmediğin bir gençlik ateşiyle dedin ki: "Dünya öyle güzel, öleceğime öyle yanıyorum ki."
Herkes kendi yalnızlığında yitik
Erir bir suskunluğun tüneklerinde
Hangi el arabalar hangi yüz girer
İçimiz sevgilere kapalı nicedir
Dışımız eğreti yalan giysiler.