Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kurgu Tarih

Suphi Varım

Kurgu Tarih Hakkında

Kurgu Tarih konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
8/10
1 Kişi
2
Okunma
1
Beğeni
451
Görüntülenme

Hakkında

Düşlerimiz, hayallerimiz, beklentilerimiz vardır. Zaman zaman olduğumuzla olmak istediğimiz arasındaki uçurumda gider geliriz. Tüm bunlar, aklımızla algıladığımız evrenle sınırlıdır. Ama bunun ötesinde-diyelim ki paralel evrenlerde-neler olur bilemeyiz. Belki düşlerimiz, hayallerimiz, beklentilerimiz başka evrenlerde bizden bir yansıma olarak gerçekleşiyordur. Belki rüya dediğimiz olay, gerçeğin kendisidir. Belki her şey zihnimizin uydurmasıdır veya zihnimiz gözlemleyebildiğimiz evreni yanlış algılıyordur. Belki ruhumuz kuantum sıçramaları yapan bir devingendir. Belki Harikalar Dünyasındaki Alice, belki de Schrödinger’in kedisiyiz. Kurgu Tarih, bu belkilerin bir sonucudur. Ama belkilere yanıt verme peşinde koşmaz. Sadece iç içe geçmiş öykülerle okuyucuya hoşça vakit geçirtmeyi amaçlar. Romandaki her şey, düş ve eğlencedir. Gerçekle bağlantı aramayın. Ama yine de bilemem. Malum ya, herkesin gerçeği kendisine aittir.      Suphi VARIM
Basım Tarihi: 1 Ekim 2004Yayınevi: Xasiork Ölümsüz Öykü Kulübü
Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: E-kitap
Türler:
Reklam

Yazar Hakkında

Suphi Varım
Suphi VarımYazar · 17 kitap
Suphi Varım’ın çocukluğu, İzmir’in beton ormanına dönüşmediği yıllarda, sokak aralarında ve arsalarda Çelik Bilek, Tom Miks, Kaptan Swing ve Zagor olarak geçti. Demek ki hayal gücü zengin bir çocuktu. Ailesi mahalle arasındaki iki katlı evi bırakıp dönemin modernleşme simgesi apartmanlardan birine taşınınca Kulver Kalesi’nden ve Darkwood Ormanı’ndan kopan küçük Suphi, beton blokların arasında ne yapacağını şaşırdı, hüzünlendi. Yerli TV dizilerindeki ifadeler gibi oldu ama idare edin artık. Ne de olsa kahramanımız, annesi ve anneannesiyle birlikte Yumurcak, Sezercik ve Ayşecik türü acıklı filmlere pek sık giderdi. O yıllarda mahalle kitapçısında tesadüf eseri Agatha Christie’nin ‘Ölümün Sıcak Eli’ romanını buldu; okur okumaz da polisiyenin büyüsüne kapıldı. Christie’yi Mickey Spillaneler, Maurice Leblanclar, Carter Dicksonlar, falan filanlar takip etti. Türk Sanat Müziği sanatçıları işe hep Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde başladıklarını söylerler ya, bizimki de bu polisiye ustalarının rahle-i tedrisatından geçerek yola çıktı. Kolej’de kendi kafasındaki arkadaşlarıyla gizli bir dedektiflik bürosu kurup apartman olmayı bekleyen metruk evlere girmeye, dedektifçilik oynamaya başladı. Bu arada söyleyelim ki dersleri tepetaklak gidiyordu. Ne yapsın? Ansiklopedi, polisiye, Rokambol, Fantoma hikâyeleri, çizgi roman okumak, Türklerin Anadolu’yu fethinden ve havuz problemlerinden daha cazip geliyordu ona. Zaman geçti ve genç Suphi Varım, artık Suphi Bey oldu. Yıllarca profesyonel yönetici olarak çalıştı. Yüksek lisansını ve doktorasını tamamlayıp ekonomi âlimleri arasına katıldı. Hatta bir üniversitede yardımcı doçent olup ders bile verdi. Bu yoğunluk içinde Nezihe’ye kocalık, Sedef’e babalık etmeye çalıştı. Derken, tarihî an geldi ve Suphi Bey, kırk dokuz yaşının baharında Tekaüt Suphi Beyliğe terfi etti. Çocukluk düşlerinin eşliğinde tam gaz polisiye yazmaya koyuldu. Yazar Suphi olarak kendini o küçük Suphi gibi hissediyor artık.