Yazar ve Beat Akımı hakkında çok bilgim olmamasına rağmen okuduğum bir inceleme ve konusu nedeniyle Kürtaj’ı okumaya karar verdim, böylelikle akımın diğer yazarlarına da geçiş yapabilirim diye düşündüm. Brautigan bazı incelemelerde söylendiği gibi Beat akımına sığacak birine benzemiyor.
Kitap orijinal ve imrendirici bir konuya sahip; ana karakterimiz, insanların kendi yazdıkları tek kopyalık öykü/romanları getirip teslim ettiği bir kütüphanede çalışıyor. Kitaplar, yazarı ve tek cümlelik bir özeti, getirildiği tarih ve saat olarak kayıt defterine işleniyor ve yazarın arzu edeceği rafa yerleştiriliyor. Kütüphaneye, bu ziyaretçilere ve yazılan bu kitaplara büyük özen gösteren karakterimiz bir gün kendi kitabını teslim etmeye gelen Vida ile karşılaşıyor ve hikâye o andan itibaren karakterimiz, Vida ve Vida’nın karnındaki bebeğin aldırılması için çıktıkları yolculuğu kapsıyor. Çok basitçe anlattım, zira her ne kadar Brautigan’ın yüzüne baktığınızda “Aklımı susturamıyorum” ifadesi ile karşılaşsanız da, bu kitapta kafa karıştırıcı, komplike, sorgulayıcı cümleler yok. Hafif esprili, naif, basit ve sakince anlatılmış, küçük parçalara bölünmüş ve kısa paragraflardan oluşan bu kitap Brautigan’ın ne denli değişik bir insan olduğunu vurguluyor.
Kişisel yaşamında kaotik dönemler yaşamış ve acı bir son yaşamış bir yazarın hiç zorlanmadan, karmaşıklaştırmadan, yormadan anlatabildiği bir romandır bu, eminim diğer kitapları da bu yapıdadır.
Diğer kitap yorumunda verilen link güzel bir fikir veriyor gerçekten, ben de incelemenizi tavsiye ederim.