Mucizeleri, şifacılığı ve kendi kendini peygamber ilan edişi ile bugünden bakıldığında bir deli, döneminde ise tanrısal hakikatın perdesini aralamış pisagorcu bir ermiş, Tyanalı Apollonios.
Eser, karakterin yakın çevresinden başlayarak çeşitli şehir devletlere, toplumda erk sahibi kişi ve eyalet yöneticilerine son olarak da hızını alamayıp roma imparatorlarına kadar uzanan mektup arkadaşlığından parçalar barındırıyor.
Tabi bu arkadaşlık, ergenlikte farklı ulusların öğrencileriyle yapılan 21. yy mektuplaşmalardan biraz daha farklı. Mektuplar, Apollonius’un kibrini, zaman zaman okuyucuya kaypakça gelen retoriğini, özellikle ezeli hasmı pozisyonunda karşımıza çıkan Euphrates’e yönelik “alçakgönüllü” tavrı ile her fırsatta hicvi doruklarında vecizlerini ve bunlar sayesinde de nihayet kendisinin mutlak hakikatin peşinde katettiği merhaleyi görmek adına faydalı oldu. Şüphesiz, kitabın farklı kaynaklardan toplanan ve tümü dolaylı aktarımlardan yada alıntılanan fragmanlardan oluştuğu gözlerden kaçmamalı. Bunun üzerine bir de çeviri hassasiyeti var tabi.
Tyanalı Apollonios, özellikle hristiyanlığın başlangıç dönemlerinde kendisine atfedilen özellikler ve bu bakımdan Hz.İsa ile tarihsel karşılaştırmaları bakımından önemli bir yere sahip. Mektuplar bu bağlamda içerik olarak iddialı bir görüntü ortaya koymuyor ama koyacağını da zaten sunuş bölümünde iddia etmiyor. En azından konuya ilgi duyanların bu koşutlukların izini Apollonios ile başlayıp, birinci iznik konseyi kararlarına kadar sürdürmesine vesile ve bu bakımdan bir başlangıç olması adına Mektuplar zamanla daha da değerlenecek bir eser.