“Benim Sevgili Aliye’m,
Mektubunu aldım. “Ben fena kız değilim, senin meyus olmayıp saadetin için hayatımı şimdi fedaya hazırım!” diyorsun. Aliye, bana böyle şeyler yazma… Sonra ben sana deli gibi âşık olurum. Senin ne iyi kız olduğunu biliyorum. Muhakkak ki hayatımda yaptığım ve yapabileceğim en iyi iş seninle hayatımı birleştirmek oldu. Bundan
Yüzleri ve saçları yaşlandıran Zaman şiddetli duyguları da yaşlandırır, ama daha çabuk. İnsanların çoğu budala olduğu için, bunu fark etmemeyi başarırlar ve alışkanlıktan başka bir şeyin kalmadığı yerde hala sevdiklerini sanırlar. Eğer böyle olmasaydı, dünyada mutlu insan olmazdı. Üst düzeydeki yaratıklar, yine de böyle bir yanılma olasılığından yoksundurlar, çünkü onlar aşkın sürekli olduğuna inanamadıkları gibi aşk bittiğinde yerine bıraktığı saygı ya da minnettarlığı da aşk sayıp aldanmazlar.
Bu işler insana acı verir, ama acı geçer. Eğer her şey olan hayat bile sonunda geçip gidiyorsa, hayatın anlarından başka bir şey olmayan aşk ve acı ve de bütün öbür şeyler nasıl geçip gitmesin ki?
Umutsuz bir aşk çökmüşse gönlüne sabahı üçünde, özellikle onun orada, yerinde olmadığı kuşkusuna kapıldığında telefon etmeyi gururuna yediremiyorsan, ister istemez içe dönüp kendinle baş başa kalırsın; o anda akrep gibi sokarsın kendini ya da hiçbir zaman postalamayacağın mektuplar yazarsın ona, ya da odanda volta atarsın, hem küfür hem dua edersin, sarhoş olursun, ya da kendini öldürecekmiş gibi davranırsın.
Kuruttuğum;
Yapraklarını serpiştiriyorum;
Amel defterimin sayfalarına gülüm...
İki vakit arası;
Günahlarım ve tövbelerimsin
Ve her gece uykusuz bağlarken;
Her günü ötekine;
Biliyorum ki;
Sen kokuyor ve hep sen kokacak;
Ömür ve ölüm...
Miranda’ya Mektuplar
Kays Mahfi
Pierre Abi'ye gelen mektuplar biraz "sahte" izlenimi veriyor. Söylediklerini doğru kabul ettirebilmek için "bak bu adam da böyle yapmış böyle olmuş" demek istiyor gibi. Lakin adamın anlattıkları harbiden temelsiz değil. Büyük bilim adamları elektromanyetizmanın, frekansların ve titreşimlerin (Tesla, Maxwell v.b) insana, doğaya etkilerini yazmışlar zamanında. Var olan her madde hareket halinde ve hareket elinde her madde titreşiyor, bu titreşim frekansı oluşturuyor. Kuantum dolanıklığı ile birlikte aynı frekansa sahip atomu evrenin uç noktalarına koysak bile birbirlerinden etkilendiğini öğrendik, bu kitaptan da vücudumuzun elektromanyetizma yaydığını öğrendik, frekansların da elektromanyetik etkiyle değiştirilebileceğini biliyoruz, düşüncemiz ile elektromanyetizma yayan DNA'yı değiştirebileceğimizi kitapta anlatılan bilimsel deneyler ile öğrendik, o zaman neden düşüncelerimiz ile bir şeylere etki edemeyelim ki? Evren hakkında bilmediğimiz çok şey varken herhangi bir şeye "bu kesin olmaz saçmalık moruk eheh" demek mantıklı gelmiyor. İşin içine Kuantum fiziği de girince "lan bu imkansız olmayabilir" diyorsun her sayfada.
Kısaca: Kitap iyi.