Kitap kendi içinde kendi yorumunu yapmış: "yavan bir kitap" diye.
Aynen öyle. Çok büyük hayal kırıklığına uğradım. Engin Geçtan'ı başka bir deneme kitabından tanıyordum ve sürekli de olumlu şeyler duyuyordum. Bir üniversite hocamız da onu çok övüyordu.
Yorumlarda bu kitabın roman olduğunu, karakterlerin tuhaf olduğunu, değişik bir şey olduğunu okuyunca heyecanlanmış ve aşırı bir beklentiye girmiştim. Sonuçta bir psikiyatristin bir romanı. Aslında saçma bir beklentiydi. Neyse çok derine inmeyeceğim.
Kitaptan aklımda kalan; türbanlı kadınlar, türbanı çıkaran kadınlar, türban takmak isteyen kadınlar.
"Aman Allah korusun ben türbanlı değilim" havaları.
Yani bana bir şey katmadı. Bir konuda merakımı celbetmedi, heyecanlandırmadı, bir şey öğrenmedim, yeni bir şey görmedim. Sürekli uyduruk isimler ortaya atıp, karışık bir olay dizilimi, değişken zamanların bir arada olması beni cezbetmedi. Hatta zorlama olduğu hissi verdi ve rahatsız oldum.
Herhalde senenin en hayalkırıklıklı ve yavan kitabı oldu, olacak. Bundan daha kötüsü gelir mi bilmiyorum.