Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Okumaya ve Okumuşlara Dair

Arthur Schopenhauer

Okumaya ve Okumuşlara Dair Gönderileri

Okumaya ve Okumuşlara Dair kitaplarını, Okumaya ve Okumuşlara Dair sözleri ve alıntılarını, Okumaya ve Okumuşlara Dair yazarlarını, Okumaya ve Okumuşlara Dair yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Felçli bir kimsenin altından koltuğunu çekip değneklerini bir tarafa bırakmasını yahut bir mucize olmaksızın "döşeğini sırtlanıp yürümesini" istemek ne ise, bilginim diye geçinen okurdan kitaplarını bir tarafa bırakıp kendi kendine düşünmesini beklemek de odur. O kitaplarına zihni-fikri dayanak diye sıkı sıkıya sarılır ve onun kendiyle baş başa kalma korkusu bir boşluktan duyulan ürküntü yahut dehşete benzer. Nasıl ki diğer insanlar alelade havayı teneffüs ederlerse, o da ancak bilgi addettiği şeylerin atmosferinde yaşayabilir. Onun aklı ödünç alınmış bir şeydir. Kendine ait fikirleri yoktur ve başka insanların fikirleriyle yaşamak zorundadır.
Reklam
Kitap kurdu etrafına kelimelerden örülü basmakalıp hükümlerden bir ağ örer ve etrafındaki eşyayı sadece başkalarının zihinlerinden yansıyan pırıltılı gölgelerinden görür. Tabiat onu şaşırtır.
Yazı insan soyunun ölümle sürekli olarak in­kıtaa uğrayan ve bu sebepten ötürü parçalı bir yapıya sa­hip olan bilinci için birliğin onarılmasına hizmet eder; böylece atada ortaya çıkmış olan bir düşünce soyun uzak halkalarından birinde sürdürülüp sonuna kadar gö­türülür. Yazı insan soyunun ve onun bilincinin parçala­nıp hudutsuz sayıda ömürsüz insan teklerine dağılması­nın önüne geçer ve böylece karşı konulmaz derecede hızlanan zamana—ki kollarında getirdiği unutmadır— mukavemet eder. Gerek yazılı gerek dikili abideler bunu başarmaya dönük bir çaba olarak görülmelidir; ve bir öl­çüde sonuncu öncekinden daha eskidir. Zira binlerce yıl ayakta kalacak olan piramitler, yekpare dikmeler, taş mezarlar, obeliskler, tapınaklar ve saraylar inşa etmek için uzun yıllar boyunca binlerce insanın gücünü hesabı imkânsız bir maliyetle harekete geçirenlerin sadece ken­dilerini, kendi kısacık ömürlerini, diktikleri şeyin akıbeti­ni görmelerini sağlamayacak kadar kısa hayatlarını, hat­ta kalabalıkların eğitimsiz durumu nedeniyle bir bahane olarak kullanmaları kaçınılmaz hale gelen görünür ama­cı göz önünde bulundurmuş olabileceklerine kim inanır?
Sayfa 124 - Say Yayınları / 1.Baskı 2011 - Çeviren: Ahmet AydoğanKitabı okudu
İnsan sözü en uzun ömürlü şeydir. Eğer bir şair en ge­çici ve anlık hislerini tam uygun sözcüklerle ifade etmiş­se, bunlar bu sözcüklerle binlerce yıl yaşar ve bunlara duyarlı olan her okuyucuda yeniden uyanırlar.
Sayfa 37 - Say Yayınları / 1.Baskı 2011 - Çeviren: Ahmet AydoğanKitabı okudu
Kitaplardan başka bir şey bilmeyen kuru malumat sahibi bir bilgin kuvvetle muhtemeldir ki kitapların bi­le cahilidir.
Sayfa 15 - Say Yayınları / 1.Baskı 2011 - Çeviren: Ahmet AydoğanKitabı okudu
Reklam
Ben de farketmiştim !
Dolayısıyla yüzyıllar boyunca veya hatta bir dilden diğerine geçerken sözcükler genellikle sessizlerini mu­hafaza eder fakat seslilerini kolaylıkla değiştirirler; dolayısıyla sözcüklerin kökenlerini araştırırken seslilerden çok sessizlere dikkat etmeliyiz.
Sayfa 51
Goethe gayet samimi bir şekilde "ancak hiçbir konuda varlık gösteremeyenlerin alçakgönüllü olduklarını" söyler.
Okumuşlar insanların yahut eşyanın değil, isimlerin ve tarihlerin bilgisiyle övünürler. Kapı komşularını ne düşünür, ne onlar için kaygılanırlar, ama söz Hinduların ve Kalmuk Tatarlarının kabile ve kastlarından açıldı mıydı kılı kırk yararlar. Sokakta yürürken yollarını zar zor bulurlar, ama İstanbul ve Pekin'in coğrafyası hakkında eksiksiz malumata sahiptirler.
Sert içki alış­kanlığı nasıl midemizi tahrip ederse fikirlerimizi yabancı kaynaklardan devşirme alışkanlığı da "içimizdeki bü­tün tefekkür kuvvetini bitkin ve mecalsiz düşürür.
Reklam
Maalesef..
Belli bir dildeki her bir sözcük için öteki dillerde tam bir karşılık yoktur; dolayısıyla bir dilin sözcükleriyle an­latılan bütün kavramlar başka bir dilin sözcükleriyle ifa­de edilen kavramlarla tam olarak aynı değildir; ... Bütün çevirilerin zorunlu olarak eksik/kusurlu olması­nın sebebi budur. Bir dilden bir diğerine o dile özgü, ve­ciz ve anlamlı bir pasajı tam ve eksiksiz olarak aynı etki­yi doğuracak şekilde çevirmek zordur. Şiirler çevrile­mez, fakat sadece yeniden yazılabilir ki her zaman güve­nilmez bir yöntemdir. ... her çeviri aslı karşısında ölüdür ...
Sayfa 39
V. Charles'm sö­zünün arkasında yatan budur: "Ne kadar lisan o kadar insan". (Quot linguas quis callet, tot homines valet.)
Sayfa 39
Varsın cebinizde daha az para olsun ama daha saygın olun, cahillerin para kesesine selam durup temenna etmek yerine bırakın karşınızda bayağılıkları­nı hissetsinler!
Sayfa 33
Her türden ve her çağdan araştırmacı ve bilgin kural ola­rak derin kavrayışı değil sadece malumatı gaye edinir. Akla gelebilecek her şey hakkında: taşlar, bitkiler, savaş­lar, tecrübeler ve mevcut bütün kitaplar hakkında tek tek ve toplu olarak malumat sahibi olmayı bir şeref ve itibar meselesi haline getirirler. Malumat denilen şeyin derin kavrayış için bir araçtan ibaret olduğu, kendi başı­na çok az veya hiçbir kıymet ifade etmediği asla akılları­na gelmez. Buna karşılık bir kimseyi filozof yapan şey onun düşünme tarzıdır. Şu büyük üstatların etkileyici al­lamelikleri karşısında kendi kendime şöyle seslenirim: " Ah, bu kadar çok okuyabilmek için ne kadar az düşün­mek zorunda kalmış olmalılar!"
Sayfa 21
128 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Şopen emmim kızgın yine düşünmenin gereksiz kılındığı seri okumalara. İnsanlarin söyleverine bir katkisi olmaycaksa eğer bir düşünce kıvılcımı ateşlemeyecekse ve kuru kalabalığın üyeleri olmaya devam edecekse birey önüne gelen herseyi lezzet almadan ögüten makanik bir domuzdan farki yoktur diyor. Tekrar ve tekrar sanatın değerine değinmekte
Okumaya ve Okumuşlara Dair
Okumaya ve Okumuşlara DairArthur Schopenhauer · Say Yayınları · 2011428 okunma
881 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.